Euler Hermes Global economic outlook 2022

Ekonomik Görünüm: Don’t look up

Yukarı bakma!

Ocak 2022

YÖNETİCİ ÖZETİ

 

  • Küresel büyüme sağlam şekilde devam etse de gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin aralarının hızla açılması büyümeyi dengesiz ve adaletsiz kılıyor. Omicron’a bağlı belirsizlikler, işgücü piyasaları ve küresel ticarette aksaklıkları arttıracağı için yılın ilk çeyreğinde gelişmiş ekonomilerin GSYH büyümesinden (sadece) en fazla 0,3 puan çalacak. Ancak, tıpkı bu rapora adını verdiğimiz filmde olduğu gibi, mevcut büyüme dinamikleri, toparlanmanın mevcut aşamasında bizi “yukarı bak”maktan alıkoyabilir. Gelişmiş ekonomiler, küresel GSYH büyümesinin yarısından fazlasını sürüklemeye devam edecek (2022'de +2,2 puan ve 2023'te +1,6 puan). Gelişmekte olan ülkeler ise Küresel Finansal Krizden (KFK) bu yana ilk kez küresel toparlanma hızının gerisinde kalacak. 2022 yılı GSYH tahminlerimiz genel olarak değişmedi. Euro Bölgesi ve ABD'nin sırasıyla +%4,1 ve +3,9 oranında büyümesini bekliyoruz. Gayrimenkul sektöründe aksaklıkların devam ettiği ve hükümetin finansal istikrara odaklandığı Çin’de ise büyümenin %5,2’ye gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Çin'in küresel GSYH büyümesine katkısının 2015 yılından bu yana en düşük seviyeye gerilemesinin, gelişmekte olan piyasalar üzerinde olumsuz etkileri olacaktır.
  • Küresel ticaret bir kez daha uzun vadeli ortalamanın üzerinde büyüyor, ancak bu büyüme Omicron’un şiddetlendireceği işgücü ve tedarik zinciri darboğazları yüzünden kesintiye uğrayacak. Küresel ticaret hacminin 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla +%5,4 ve +%4,0 büyümesini bekliyoruz. Kısa vadede, Omicron salgınları nedeniyle ticari aksaklıklar ve maliyet baskıları devam edecek. Önümüzdeki iki ila dört ay boyunca, uzaktan çalışma imkânı düşük (veya olmayan), krizden ağır darbe alan sektörlerde bir miktar katma değer kaybı bekliyoruz. Aynı dönemde, Çin'deki üretim kısıtları tedarik zincirleri kaynaklı enflasyonun artmasına neden olacak. Öyle ki, Euro Bölgesi, ABD ve Birleşik Krallık'ta enflasyondaki artışın yaklaşık üçte biri (bölgeden bölgeye 1,5 ila 2 puan arası değişen oranlarda) bundan kaynaklanacak. Ancak, üç faktör nedeniyle bu yılın ikinci yarısında ticarette bir dönüm noktası yaşanabilir: (i) dayanıklı tüketim mallarına yönelik tüketici harcamalarının yavaşlaması (bu ürünlerin kullanım ömrü uzun olduğundan ve tüketiciler daha sürdürülebilir tüketim davranışları benimsemeye başladığından); (ii) çoğu sektörde stoklar kriz öncesi seviyelere döndüğünden (ve hatta bu seviyeleri aştığından) girdi sıkıntısının azalması ve (iii) kapasitenin artmasıyla nakliye kısıtlamaları hafiflediğinden teslimat sürelerinin kısalması.
  • Yaygın arz-talep dengesizliklerinin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalarda 2022 yılının ilk yarısının sonuna kadar enflasyonu yüksek tutmasını bekliyoruz. Geçici faktörlerin etkilerinin aşamalı olarak azalması, mallara yönelik arayı kapama güdüsüyle yapılan harcamaların yavaşlaması ve enerji fiyatlarındaki düşüşle, yılın ikinci yarısında toparlanma sağlamlaştıkça enflasyon da muhtemelen yavaşlayacak. Enflasyonist baskıların boyutu ve süresi hakkında devam eden belirsizliğin enflasyon beklentilerinde kalıcı olumsuz bir etki yaratmasını önlemek için merkez bankaları biraz daha sert bir duruş benimsiyor. Avrupa'da bu yıl sağlanacak mali destekler ABD'dekinden daha güçlü olacak. Ancak, bu bölgede de çoğu ülke mali konsolidasyona başladığı için bu destekler hızla azaltılacak. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu bütçe açıklarını azaltıyor ve yeniden mali manevralara izin verecek alanlar yaratmaya çalışıyor. Ancak, emtia ihracatçıları Çin'in yavaşlayan dış talebine karşı hâlen kırılgan.
  • Kademeli olarak yükselen oranlar, iyimser ancak giderek daha kırılgan bir sermaye piyasası ortamı yaratmaya devam ediyor. Salgın döneminde; değişmeyen veya azalan risk primleri, düşen reel faiz oranları ve tasarruf fazlaları, uygun finansman koşullarını destekledi ve riskli varlıkların daha iyi performans göstermesine yardımcı oldu. Diğer yandan, sabit gelirli varlıklar yükselen enflasyon beklentileri nedeniyle zor zamanlar yaşadı. Hisse senedi piyasalarında tarihi olarak ciddi yüksek değerlemelere izin veren pozitif bir risk duyarlılığı var ama bu beraberinde piyasalarda oynaklığı arttırıyor. Söz konusu pozitif duyarlılığın devamlılığı büyüme ivmesine ve krizle ilgili politika önlemlerinin kademeli olarak kaldırılmasına yakından bağlı.
  • Neler yanlış gidebilir? Ortaya çıkan bir başka Covid-19 mutasyonuna rağmen, salgının ekonomik etkisi genel olarak zayıflıyor. Sağlık kısıtlamaları nedeniyle işgücü piyasalarında yaşanabilecek olası aksaklıklar gelişmiş ekonomilerde katma değerin %2-3'ünü riske atabilir. Ek olarak, daha sıkı finansal koşullar veya politika desteğinin zamanından önce geri çekilmesi, toparlanmayı baltalayabilir ve özel sektörde ve kamu kanadında kırılganlıkları arttırarak bazı ülkeleri uçurumun kenarına sürükleyebilir. Ülkelerin ekonomi politikalarında normale dönerken izlediği farklı yollar, ülkeler arası dengesizlikleri arttırabilir ve uluslararası ticarete zarar verebilir. Avrupa ve ABD'de parasal ve mali duruşta artan farklılık, sermaye piyasasında dislokasyonları besleyebilecek artan bir ayrışma riski oluşturuyor. ABD'nin finansman koşullarını sıkılaştırmaya başlamasıyla birlikte daha yüksek sermaye çıkışlarının yaratacağı yayılma etkileri ve kur oynaklığı, Türkiye'nin (büyük ölçüde) kendi kendine çıkardığı döviz kuru krizi, Çin'den gelen dış talepteki yavaşlamanın emtia ihracatçıları için yaratacağı etkilere yönelik artan belirsizlik, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik görünümüne damga vuran unsurlar olacak.