Gender pay gaps in Europe

#DKG: Daha fazla istihdam ve daha fazla ücret!

03 March 2023
  • Windsor Çerçevesiyle ekonomiyi kurtarma girişimi: Belirsizliğin ortadan kalkması, 2023-2024 dönemi için Birleşik Krallık’ta  yatırımlarda yüzde 2,5 ve GSYH'de yüzde 0,3’lük kaybın önüne geçilmesini sağlamış olabilir.
  • ABD parasal büyüklükleri: Kuğunun son şarkısı mı? Mart 2022'den bu yana ABD para arzı daraldı. Para arzında daralma en son Büyük Buhran sırasında olmuştu.
  • Yarı iletkenler: Büyük çip kıtlığının sonu mu? 2023 yılı yarı iletken durgunluğunun iyi ve kötü yanları.

Mercek altında – Uluslararası Kadınlar Günü: Daha fazla istihdam ve ücret! 

  • Ortalama saat başına brüt  kazanç bakımından AB'de kadınlar erkeklerden yüzde 13 daha az ücret alıyor. Ancak, bu farkın yüzde 20 olan İLO’nun cinsiyete dayalı “küresel” ücret farklından daha küçük olması AB’de daha fazla cinsiyet eşitliği olduğu anlamına gelmemeli. Örneğin, bazı ülkeler için bu sadece kayıtlı istihdamın daha düşük olmasından kaynaklanıyor.
  • Gelişmiş ekonomilerde kadınların iş gücüne katılım oranlarının artırılması ekonomik açıdan anlamlı. Kadın iş gücü arzı üzerinde en güçlü etkiyi; yaşam beklentisi, yüksek öğrenim ile hükümetlerin aileleri ve çocukları destekleyen politikalara yaptığı harcamaları yaratıyor. Bununla birlikte, iş gücü maliyetlerinin (ücretler) ve cinsiyete dayalı ücret farklarının etkileri daha az görülüyor.
  • Kadın ve erkekler arasındaki gelir farkının her yıl değerlendirildiği bir yatırım hesabı simülasyonu yaptığımızda bu farkın; Fransa'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin yaklaşık 11 katına, İtalya'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin 10 katına, Almanya'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin 6 katına ve İspanya'da ise kadınların yıllık emeklilik gelirinin 3 katına ulaştığını görüyoruz.

Bu hafta AB ve Birleşik Krallık, İrlanda Denizi'ndeki 'sert' sınırı yumuşatmak üzere Kuzey İrlanda ile Birleşik Krallık'ın geri kalanı arasındaki ticareti kolaylaştıran bir anlaşma imzaladı. Brexit'ten bu yana gümrüklerde artan bürokrasi gibi tarife dışı engeller ticaret akışlarını önemli ölçüde engelledi. İrlanda ve Kuzey İrlanda'da (Kİ) insanların ve malların serbest dolaşımını korumak için, Avrupa Komisyonu (AK) ve Başbakan Johnson yönetimindeki Birleşik Krallık hükümeti, Kİ'yi AB Tek Pazarında tutmayı kabul etmişti. Bu, İrlanda Denizi'nde, Kİ ile Birleşik Krallık'ın geri kalanı arasında 'sert' bir sınır anlamına geliyordu. Ancak bu anlaşma, sert Brexit yanlıları ya da DUP (NI Birlikçileri) tarafından asla kabul edilmedi ve Sunak hükümeti kendi seçmen tabanına hitap etmek için sınırı yumuşatmanın yollarını aradı.

Windsor Çerçevesi, Brexit'le ilgili belirsizlikleri azaltacaktır – bir anlaşmaya varılamasaydı 2023-2024 yıllarında ticari yatırımlar yüzde 2,5 ve GSYH yüzde 0,3 azalabilirdi. Anlaşma kapsamında Birleşik Krallık, İngiltere'deki tüccarların belirli malları Kuzey İrlanda'ya göndermelerine yönelik gerekli süreçleri basitleştirmek için Kuzey İrlanda limanlarında sınır kontrol limanları inşa edecek. Güvenilir tüccar programı aracılığıyla kayıt altına alınan ve 'sadece Kİ tüketimi için’ etiketlenen ürünler İngiltere'den Kİ'ye daha serbest bir şekilde akacak. Ancak, bu uygulamaya tabi olacak ürünlerin tam listesi henüz yayınlanmadı. Genel olarak Windsor Çerçevesi, Londra ve Brüksel arasında daha sağlıklı ilişkilere işaret ederken, sert Brexit yanlıları ve DUP üyeleri şu ana kadar anlaşmaya muhalefet anlamında çok ses çıkarmadı. Sonuç olarak, Birleşik Krallık ve AB arasında gelecekte yaşanabilecek tartışma olasılıkları azaldı ve daha da önemlisi, önceki Birleşik Krallık kabineleri döneminde uzak bir olasılık olan AB'nin Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşmasını feshetme riski son derece zayıfladı.

Şekil 1: İngiltere ticari yatırımlar ve genel belirsizlik endeksi

Figure 1: UK business investment and overall uncertainty index
Kaynaklar: Refinitiv Verileri, Allianz Araştırma

Ancak, ekonomik açıdan Windsor Çerçevesi oyunun kurallarını değiştirecek boyutta bir anlaşma değil. Kuzey İrlanda, Birleşik Krallık ekonomisinin sadece yüzde 2'sini oluşturuyor. AB ve Birleşik Krallık arasındaki ticaret akışı – Birleşik Krallık’ın AB'de kaldığı duruma göre[1] karşılaştırıldığında – daha az olacaktır. Bununla birlikte, bir anlaşmaya varılamaması Brexit belirsizliğini artırabilir ve belirsizliğin sermaye harcamaları üzerindeki güçlü öncü etkisi göz önüne alındığında, ticari yatırımlarını zayıflatabilirdi. (Şekil1) Bunu göstermek için, basit bir istatistiksel çerçeve kullanarak, Brexit ile ilgili yeniden oluşabilecek bir belirsizliğin iş yatırımlarını nasıl etkileyeceğini araştırdık. Bir anlaşmaya varılamamasının, 2023 yılında, genel belirsizlikte, 2016 yılında (Brexit referandumu sırasında, Şekil2) gözlenenin yaklaşık dörtte biri kadar artışa yol açacağını varsaydık. Bu senaryoya göre, ticari yatırım seviyesinin 2024 yılına kadar yüzde 2,5 azalacağını ve bunun, GSYH'yi yüzde 0,3 oranında küçülteceğini (olumsuz yayılma etkileri hesaba katılmadan) gördük. Hesaplamalarımız, 2022 yılında genel belirsizlikte azalmanın özel sektör iş yatırımlarını yüzde 1'den fazla artırdığını (+%0,1 GSYH) gösteriyor. Buna karşılık, 2016 yılında Brexit kaynaklı keskin belirsizlik artışı, ticari yatırımları yüzde 4,5 oranında düşürdü.

[1] Aston Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, AB sağlık ve güvenlik standartlarına ilişkin gerekliliklerin Birleşik Krallık'ın AB'ye ihracatını – AB üyeliğinin devam ettiği senaryoya kıyasla –  %15 oranında azalttığını ortaya koyuyor.  

Şekil 2: BK genel belirsizlik endeksi & ekonomi̇k poli̇ti̇ka beli̇rsi̇zli̇kleri endeksi

Figure 2: UK overall & economic policy uncertainty indices
Kaynaklar: Refinitiv Verileri, Allianz Araştırma

ABD para arzındaki rekor daralma, yakın vadede finansman koşulları için felaket anlamına geliyor. Mart 2022'de tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşan ABD para arzı (M2), tamamen mevduat tabanının daralmasından (-720 milyar USD) dolayı 472 milyar USD (veya %-2,2) azaldı[1].  Aynı dönemde, M1 daha da fazla azaldı (-%5,1). İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme baktığımızda bu benzersiz bir olay ve küresel para arzı büyümesinde son dönemde görülen yavaşlamanın büyük kısmını açıklıyor. (Mart 2022'de yıllık +%8'den Ocak 2023'te +%5,8'e) Şimdiye kadar para arzındaki daralma banka kredilerindeki daralmadan kaynaklanmadı. Ancak, mevcut sıkılaştırma döngüsünün bir sonraki adımı olarak bunu görebiliriz.

Ticari bankaların varlık ve yükümlülüklerindeki değişimi ABD Merkez Bankası'nın varlık ve yükümlülüklerindeki değişimle karşılaştırarak para arzındaki değişimin banka kredileri üzerindeki etkisini görebiliriz. (Şekil3) Daha spesifik olarak, parasal karşılıkları (yayınlanmış verilerde gözlemlenemeyen) elde etmek için para tabanındaki ve bankaların mevduat tabanındaki değişiklikleri kontrol ettikten sonra ticari bankaların parasal olmayan yükümlülüklerini ABD Merkez Bankası'nın varlıklarından çıkarıyoruz. Buna göre, ABD bankacılık sisteminin varlık tarafında, kredilerde 1,1 trilyon USD artış görülürken, ticari bankaların ve Federal Rezerv'in menkul kıymet varlıkları 758 milyar USD azalmıştır. Ticari bankalar genellikle kredi verebildiklerinde tahvil sattıkları için bu gelişme beklenen bir durum. Ticari bankaların nakit varlıkları 470,7 milyar USD azalmıştır. Bu üç faktör bir araya getirildiğinde, M2'deki daralmanın neredeyse üçte ikisini açıklıyor. (Perakende para piyasası fonları hariç) [2]

İleriye dönük olarak, parasal büyüklüklerin daralmasıyla birlikte banka kredilerinde önemli bir düşüş kaçınılmaz görünüyor. Mart 2022'den Ocak 2023'e kadar banka kredileri yıllık bazda %11,6 oranında arttı. Bazı alt gruplarda büyüme daha da hızlı gerçekleşti: Ticari ve sınai kredilerde %14,4, gayrimenkul kredilerinde %12,1, kredi kartlarında%16 artış yaşandı. Kredi koşullarının sıkılaştığı bu bağlamda, bu kadar yüksek büyüme oranlarının sürdürülebilir olması pek mümkün değil. Zaten, Kasım 2022'den bu yana yıllıklandırılmış kredi büyümesi %8,4'e geriledi. Bununla birlikte, kredi kartı ve gayrimenkul kredileri (özellikle ticari gayrimenkul) yıllık %12,3 ve %16,1 büyüme oranlarıyla hala güçlü seyrediyor. 

[1] Geniş tanımlı olarak M2, dolaşımdaki para (toplamın %10,4'ü), banka mevduatları (toplamın %83,9'u) ve bireysel para piyasası fonlarının (bankaların veya Fed'in yükümlülüğü olmayan) (toplamın %5,6'sı) toplamından oluşur. Hem dolaşımdaki para hem de bireysel para piyasası fonları artmıştır (+41 milyar USD ve + 207 milyar USD).

[2] M2'deki düşüş, Federal Rezerv ile ticari bankalar arasındaki pozisyonların çözülmesinin yanı sıra bankalararası pozisyonlardan kaynaklanmaktadır. Bunların arasında en dikkate değer olanı, ters repolarını geri ödemeleri nedeniyle ticari bankaların ABD Merkez Bankası'nda tuttukları rezerv bakiyelerindeki 797,8 milyar USD'lik düşüştür.

Şekil 3: ABD M2 Bileşenleri (para piyasası fonları fonları hariç)

Figure 3: Counterparts of US M2 (excluding money market funds)
Kaynaklar: Refinitiv Verileri, Allianz Araştırma

Yarı iletken satışları 2022 yılının ikinci yarısında yavaşlamaya başladı. Satışların yüzde 24,3 artarak rekor kırdığı 2021'in ardından yıllık satış artışı %7,6'ya geriledi. Satışların bu yıl yaklaşık yüzde 5 oranında azalması bekleniyor. 580 milyar USD'lik sektör son 30 yıl içinde her dört yılda bir yaklaşık dokuz ay süren bir durgunluğa girdi. Küresel ekonominin çip kullanım yoğunluğunun artması (1990'larda bilgisayarlar, 2000'lerde cep telefonları, 2010'larda akıllı telefonlar, 2020'lerde arabalar ve binalar) ve her zamankinden daha güçlü ve verimli çiplerin piyasaya sürülmesiyle, iniş ve çıkışlara rağmen yarı iletkenler endüstrisi yılda ortalama +%8 gibi sağlıklı bir büyüme oranı yakaladı. Diğer yandan, sektörün üretimindeki dalgalanma arz ataletiyle açıklanabilir; sektörde üretimin kısılması aylar, üretim kapasitelerini artırmak ise yıllar alıyor. Bu da talep patladığında veya durduğunda fiyatlarda dramatik hareketlere neden oluyor.

Şekil 4: Küresel yarı iletken satışları

Figure 4: Global semiconductor sales
Kaynaklar: WSTS, Allianz Araştırma

Bilgisayar ve akıllı telefonlar için sıkıntı yaratan çip kıtlığı birkaç ay içinde yerini bolluğa bıraktı. Mevcut durgunluk da sektör çevrimleri için bir istisna olmadı: Başlıca nihai pazarlardan gelen güçlü talep son iki yıla damgasını vurduktan sonra şimdi negatif bölgeye ilerliyor ve fiyatları aşağı çekiyor. Elektronik cihaz satışlarındaki düşüş ve 2023 yılına yönelik kasvetli görünüm nedeniyle, yarı iletken satışlarındaki büyüme ile (nominal değer olarak) yarı iletken fiyatlarının bir göstergesi olan silikon yonga plakası sevkiyatlarındaki büyüme (hacimsel olarak) farkı 2022 yılı 3. Çin'den bu yana negatif seyrediyor (Şekil5). 

Şekil 5: Silikon yonga plakası sevkiyatları ve yarı iletken satışları (yıllık % değişim)

Figure 5: Silicon wafer shipments and semiconductor sales (y/y change in %)
 Kaynaklar: SEMI, WSTS, Allianz Araştırma

Özellikle, satışların yüzde 80'ini oluşturan üç nihai pazarda geçen yıldan bu yana görülen yarı iletken satışlarındaki yavaşlamanın devam etmesi bekleniyor. (Tüketici elektroniği (-%6), bilgisayar (-%12) ve telekom sektörleri (-%3)) (Şekil 6). Ancak; perakendecilerden tüketici elektroniği şirketlerine, yarı iletken tasarım ve yarı iletken üretim şirketlerine kadar tüm sektörde mamül mal ve bileşen stokları sıfırlandıktan sonra yarı iletkenlere olan talep yeniden artacaktır. 

Şekil 6: Segmentlere göre yarı iletken satışları (% değişim)

Figure 6: Semiconductor sales by segment (% change)
Kaynaklar: IDC, Allianz Araştırma

Çinli tüketiciler yarı iletken satışlarında daha hızlı bir toparlanmayı destekleyebilir. Dünyanın elektronik cihaz fabrikası olan Çin, küresel sevkiyatlardan aldığı sırasıyla yüzde 18 ve yüzde 23'lük paylarla, aynı zamanda akıllı telefonlar için küresel olarak en büyük ve bilgisayarlar için küresel olarak ikinci en büyük tüketici pazarına da ev sahipliği yapmakta. Çin ekonomisinin karantina kapanmalarından sonra yeniden açılması ve Çinli tüketicilerin son çeyreklerde biriktirdiği trilyonlarca tasarruf fazlası her iki segment için de faydalı olabilir. Bu durum, enflasyon nedeniyle hanehalkı satın alma gücünün önemli ölçüde azaldığı Avrupa ve Kuzey Amerika'da düşen satışların telafisinde yardımcı olacaktır. Sektörde şu ana kadarki baskın varsayım, Çin talebinin küresel eğilimi telafi etmenin ötesine geçeceği ancak 2023 yılı için daha yüksek sevkiyat hacimleri bildirmeye yetmeyeceği yönünde. Diğer yandan, tüketici tarafında yaşanacak önemli bir olumlu sürpriz, yarı iletken talebindeki toparlanmayı hızlandırabilir. 

Tayvan, Güney Kore ve Singapur 2023 yılında yarı iletken sektöründeki durgunluğun etkilerini hissedecek. Küresel yarı iletken üretiminin yüzde 75'ine ve yarı iletken ihracatının yüzde 90'ına ev sahipliği yapan Asya-Pasifik, mevcut durgunluktan en olumsuz etkilenecek ülkeler arasında ve bu durum halihazırda yayınlanan makroekonomik verilerde de kendini göstermeye başladı. Asya'nın en büyük çip ihracatçılarının ihracatında yarı iletkenlerin payına karşı yarı iletkenlerdeki ticaret dengesini birlikte incelediğimizde; Tayvan, Güney Kore, Singapur, Malezya, Filipinler ve Japonya'nın en fazla risk altında olan ülkeler olduğunu görüyoruz (Şekil7). Bellek yarı iletkenlerinin küresel satışlarına nispeten daha fazla bağımlı olduğu için ve bu ürünlerin küresel satışlarının bu yıl yüzde 20'ye varan oranlarda düşeceği tahmin edildiğinden Güney Kore durgunluktan en fazla etkilenecek ülke olacaktır. Yerel yarı iletken ihracatı Ocak 2023'te yıllık bazda %45 oranında geriledi.

Şekil 7: 2021 yarı iletken ticaret dengesi (milyar USD, dikey ölçek) ve yarı iletkenin ülke ihracatındaki payı (%, yatay ölçek)

Figure 7: 2021 semiconductor trade balance (bn USD, vertical scale) and share of semiconductor in country exports (%, horizontal scale)
Kaynaklar: Intracen, Allianz Araştırma

Çin ve küresel tüketici için daha düşük bir elektronik faturası. Daha düşük yarı iletken fiyatları ve daha fazla çip Çin için iyi haber: Ülkenin yarı iletken ithalat faturası 2021 yılında 433 milyar USD'ye ulaşarak ham petrol ihtiyacını (258 milyar USD) bile gölgede bıraktı. Ticaret açığının 278 milyar USD'lik kısmı çiplerden oluşuyordu. Bileşen fiyatlarının daha düşük olması, 460 milyar ABD dolarının üzerinde bilgisayar ve akıllı telefon ihraç eden elektronik üreticilerinin yükünü bir miktar azaltacak. Bu da BT ekipmanlarını değiştirmek veya yükseltmek isteyen şirketler ve tüketiciler tarafından küresel olarak hissedilecektir.

…ve Avrupa ve Amerika otomotiv tedarik zincirleri için bir rahatlama. Nispeten daha az kârlı olduğundan, otomotiv ve endüstriyel çiplere yarı iletken üreticileri tarafından genelde daha düşük bir öncelik verilmektedir. Ancak, Asyalı müşterilerin bilgisayar ve telekom çiplerine olan talebi azaldığı için âtıl üretim kapasitelerinin bir kısmı Avrupalı ve Kuzey Amerikalı endüstriyel müşterilere tahsis ediliyor. Tedarik zinciri gerilimlerindeki bu aşamalı gevşemenin bir yansıması olarak Kuzey Amerika ve Avrupa'da Ağustos 2022'den bu yana otomobil tescillerinde sürekli bir artış var. Endüstriyel üretim ve otomobil üretimine yönelik yarı iletken satışlarının ana eğilime ayak uydurmasını ve 2023 yılında düşük tek haneli bir büyüme sergilemesini bekliyoruz.

Aynı zamanda, Avrupa ve Kuzey Amerika çip kıtlığından ders aldılar: Her iki bölge de yarı iletken üretiminde daha fazla özerklik için üretime yönelik yatırımların arttığı görülüyor. Söz konusu bölgelerde Asyalı fason üreticilere olan bağımlılık, 2021 ve 2022 yıllarında sektörlerini felce uğratan yarı iletken kıtlığının boyutuyla ortaya çıktı. Çip kıtlığına ek olarak Çin'in sektöre yönelik artan ihtirasına karşı jeopolitik bir dürtü, Atlantik'in her iki yakasında da politika yapıcıları yerli üretim için teşvikleri yenilemeye sevk etti. Üretim kapasitelerine yapılan yatırımın bir göstergesi olan yarı iletken üretim ekipmanı satışları, 2022 yılında Avrupa'da tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşırken, Kuzey Amerika'da en son 2014 yılında görülen seviyelere geri döndü. Küresel üretim ekipmanı satışlarındaki payları sırasıyla yüzde 6 ve yüzde 10 ile mütevazı kalsa da her iki bölge de büyük yarı iletken üreticileri tarafından duyurulan önemli yatırımlara ivme verdi. Bu eğilimin güçlenmesi halinde, bu bölge ekonomilerinin Asya tüketici elektroniği üretim ekosistemindeki iniş çıkışlardan kaynaklanan yarı iletken arz sıkıntılarına duyarlılığı azalacaktır.

Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, fırsat eşitliğini engelleyen yapısal boşluklar nedeniyle kadınlar erkeklerden ortalama yüzde 20 daha az ücret almaktadır. Her yıl 8 Mart Kadınlar Günü'nde, toplum olarak kadın haklarının güçlendirilmesi konusunda kat ettiğimiz mesafeyi kutluyoruz, ancak aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda kat etmemiz gereken yolun da farkındayız. Cinsiyete dayalı ücret farkı Euro Bölgesi’nin gelişmiş ekonomilerinde bile devam ediyor.

Şekil 8: AB'de cinsiyetler arası ücret farkı 

Figure 8: Unadjusted gender pay gap in the EU
Kaynaklar: Eurostat, Allianz Araştırma

AB'de, erkek ve kadınların ortalama saat başına brüt  kazançları arasındaki fark yüzde 13'. Eurostat düzeltilmemiş cinsiyete dayalı ücret farkını bu şekilde tanımlıyor. Bu rakam küresel ortalamanın oldukça altında gibi görünse de AB'deki ülkeler arasındaki ve içindeki farklılıkları gizliyor. (Şekil7) Bu farklılıklar; eğitim, istihdam türü, beceri ve deneyimle açıklanabilir. Ayrıca, daha düşük ücret farkları mutlaka daha fazla toplumsal cinsiyet eşitliğini yansıtmaz; bazı AB ülkeleri için bu sadece kayıtlı istihdam oranının diğerlerine oranla daha düşük olmasından kaynaklanıyor.  

Cinsiyete dayalı ücret farklarının daha geniş olduğu durumlarsa kadınların yarı zamanlı istihdamı tercih ettiğini gösterebilir. Bu, kazançlardaki farklılığa katkıda bulunan faktörlerden biri olabilir, ancak resmin tamamını yansıtmaktan uzak. Bu argümanı verilerle karşılaştırdığımızda, AB örneklememiz genelinde yarı zamanlı istihdam ile cinsiyete dayalı ücret farkı arasında çok zayıf bir korelasyon görüyoruz: Yani; cevap bu olamaz. 

Şekil 9: Toplam kadın istihdamının %'si olarak yarı zamanlı kadın istihdamı ve cinsiyete dayalı ücret farkı 

Figure 9: Female part-time employment as a % of total female employment and the unadjusted gender pay gap
Kaynaklar: Eurostat, Allianz Araştırma

Örneğin, bakım sorumlulukları gibi yapısal faktörler nedeniyle kadınların tam zamanlı çalışma olasılığı daha düşük. Çoğu neoklasik makroekonomik model, iş gücü arzının, tüketim ve boş zaman faydasının bir fonksiyonu olduğunu öne sürer. Ancak, ev işleriyle ilgilenecek belirli bir hizmetli yoksa, kadınlar için bu fonksiyona ev dışında çalışmanın artan fırsat maliyetlerini dahil etmek daha doğru olacaktır. Bu pek de yeni bir kavram değil. İş yerinde ve iş yeri dışındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha derinlemesine incelemek için OECD, hem erkeklerin hem de kadınların ev ve aile sorumluluklarına ve ücretli işlere nasıl zaman ayırdıklarına dair istatistikler yayınlamaktadır. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlar ücretsiz işlerde aslan payına sahiptir; Güney Afrika (karşılığı alınmayan ücretsiz ev işlerine ayrılan toplam zamanın yüzde 71'ini kadınlar üstlenmiştir), Meksika ve Çin (%72), Türkiye (%82) ve Hindistan (%87) gibi. Ancak; İtalya (%70), Yunanistan (%73), Portekiz (%77), Güney Kore (%81) ve Japonya (%85) gibi gelişmiş ekonomilerde de bu olgu yaygındır. Ekonomik kalkınma kadar kültür de ev içi işlerin dağılımında rol oynamaktadır. (Şekil 9)

Şekil 10: Ücretsiz işteki eşitsizlikler, ücretli işlerde eşitsizlik yaratıyor

 Figure 10: Inequalities in unpaid work, create inequalities in paid work
Kaynaklar: OECD, OWID, Allianz Araştırma

Son birkaç yıldır erkeklerin ücretsiz işlere ayırdığı zaman giderek artıyor. (Şekil10) Bununla birlikte, birçok çalışma, erkeklerin ücretsiz işgücüne katılımının, nüfus düzeyinde, oldukça sabit olduğuna işaret etmekte. Dahası, katıldıkları işler rutin işler değil, çocuk bakımı gibi kendilerince daha sorumluluk hissettikleri işlerdir. [1]  "Çalışan kadınlar" hakkındaki araştırmalar, kadın ve erkek sonuçları arasındaki farklılıkların; eğitim, işgücü piyasaları, kazançlar, doğurganlık ve yaşam beklentisiyle ilgili olduğuna işaret etmektedir.

Bu nedenle, 2010-2021 yılları arasında 29 ülke için Eurostat'tan alınan makroekonomik verileri kullanarak kadınların istihdam kararlarını (kadın işgücüne katılım oranı veya kısaca FLPR) modellemek için; cinsiyete dayalı ücret farkına, gecikmeli yüksek öğrenim kazanımına, aile ve çocuklarla ilgili hükümet harcamalarına, sağlık ve iş gücü maliyetlerinin bir ölçüsü olarak kadın yaşam beklentisine bakıyoruz. [2] Yaşam beklentisi, yükseköğrenim kazanımı ve aileleri ve çocukları destekleyen politikalara yapılan devlet harcamalarının kadın işgücü arzı üzerinde en güçlü etkiye sahip olduğunu, işgücü maliyetlerinin (ücretler) ve ücret farkı etkisinin ise daha etkisiz olduğunu gördük.

Gelişmiş ekonomilerde kadınların iş gücüne katılım oranlarının artırılması çok sayıda ekonomik nedenden dolayı önemlidir. Bu sadece, iş gücüne daha fazla işçinin katılmasıyla azalan verimlilik artışları ve yaşlanan nüfusun yarattığı zorluklarla başa çıkabilmenin bir yolu olarak değil aynı zamanda çıktı açıklarını kapatmanın da önemli bir çözümü olarak görülmelidir. (Şekil 11) Araştırmalar, AB'de liderlik pozisyonlarındaki kadınların şirketlerin olumlu finansal sonuçlarını desteklediğini gösteriyor. [3]

[1] Criado Perez, Caroline. Invisible Women: Exposing Data Bias in A World Designed for Men. Harry N. Abrams, 2019.

[2] Ülke etkilerini sabitleyerek panel veri kullandık ve tüm değişkenlerin en az %95 oranında anlamlı olduğunu bulduk.

[3] Christiansen, Lone et al. Unlocking Female Employment Potential in Europe: Drivers and Benefits. IMF. 2016.



Şekil 11: Farklı faktörlerin kadınların işgücüne katılımı üzerine etkisi (duyarlılık analizi, yp cinsinden) 

Figure 11: Female labor participation rate sensitivities (in pp)
Kaynaklar: Eurostat, Allianz Araştırma

Cinsiyete dayalı ücret farkı, kadınların iş gücüne katılımını tam olarak belirlemese de kadınlar etrafında örülen cam duvarları ve tavanları kırmaya yönelik oy verirken ve/veya politikalar tasarlarken neyin işe yarayabileceğini bilmek faydalıdır. Aile ve çocuk yardımlarına yapılan devlet harcamalarının, kadınların iş gücüne katılımının ve yüksek öğretime erişimin cinsiyetler arasındaki ücret farkını azaltabileceğini bulduk. Bu yaklaşıma göre, kadınların iş gücü piyasalarına entegrasyonunun desteklenmesi, kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkını kapatmanın en etkili yolu gibi görünmektedir (Şekil 12).

Politikalar, kadınların kariyerlerine ara verdikten sonra iş gücüne geri dönmelerini teşvik etmek, bakım tesisleri için yapılan harcamaları artırmak, genç kızların STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) kariyerlerine odaklanmaları için kampanya yürütmek ve kadınların siyasi ve ekonomik karar alma pozisyonlarında temsilini artırmak gibi kadınların mesleki kazanımlarını doğrudan kalıcı olarak iyileştiren alanlara odaklanabilir.

Şekil 12: Farklı faktörlerin cinsiyete dayalı ücret farkı üzerine etkisi (duyarlılık analizi, yp)

Figure 12: Gender pay gap sensitivities (pp)
Kaynaklar: Eurostat, Allianz Araştırma

Daha geniş anlamda, toplumsal cinsiyete dayalı ücret farklılıkları, yarı zamanlı çalışma eğiliminin daha yüksek olması, bakım sorumlulukları ve/veya annelik nedeniyle kariyere ara verilmesi ve kadınların emeklilik koşullarını etkileyen daha uzun yaşam beklentisi gibi çok çeşitli zorlukların bir parçasını oluşturmaktadır. Birçok ülkede sayıları giderek artan bekar kadınların yaşlılıkta yoksullukla karşı karşıya kalma ihtimalleri daha yüksektir. Bunun da ötesinde, emeklilik maaşlarına yönelik mali teşvikler, emeklilik fonlarında daha fazla para biriktirmiş olma ihtimalleri daha yüksek olduğu için erkeklere kadınlardan daha fazla fayda sağlamaktadır. Bu çerçevede, AB'de yaşa ve ülkeye göre gelir farklarına baktık. Eurostat'ın yayınladığı gelir; işten, yatırımlardan ve mülkten elde edilen tüm gelirleri, hanehalkları arasındaki transferleri ve emeklilik maaşları da dahil olmak üzere sosyal transferleri içermektedir. Yaşa ve cinsiyete göre medyan gelir verilerine bakıyoruz ve kadınlarla erkekler arasındaki bu gelir farkıyla yıllık net yüzde 5 getiri sağlayan bir tasarruf hesabı simülasyonu yapıyoruz. Bu gelir farkı; Fransa'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin yaklaşık 11 katına, İtalya'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin 10 katına, Almanya'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin 6 katına ve İspanya'da kadınların yıllık emeklilik gelirinin 3 katına ulaşmaktadır (Şekil 13).

Şekil 13: Kadın ve erkek arasındaki gelir farkı, kişi başına Euro cinsinden

Figure 13: The income gap between men and women, in EUR per capita
Şekil13: Kadın ve erkek arasındaki gelir farkı, kişi başına Euro cinsinden