Küresel ekonomik büyümenin 2020 yılının sonunda neredeyse durma noktasına gelmesiyle birlikte, iflasların yayılmasının yaratacağı domino etkisi, küresel tedarik zincirleri üzerinde bir risk oluşturuyor. Covid-19’un tetiklediği bu durum, neredeyse tüm sektörleri, coğrafyaları ve iş modellerini etkileyecek.


Konaklama, gıda dışı perakende ve ulaştırma (özellikle hava taşımacılığı ve otomotiv) gibi Covid’e en duyarlı sektörler, iflasların en çok görüleceği sektörler olacak. Son Covid-19 raporumuz "Aşı Ekonomisi"nde de yer verdiğimiz üzere bu durum, 2021 yılında küresel iflas oranında yıllık %25’lik bir artışa yol açacak. Peki domino etkisi tam olarak nedir ve şirket iflas riski açısından neden bu kadar büyük bir tehdit oluşturur?

İflasların domino etkisi özünde, iflas eden bir şirketin ticari ortaklarına karşı yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda başlayan bir zincirleme reaksiyondur. En basit şekliyle bu, bir şirketin müşterileri ve tedarikçilerine ödeme yapamaması ve onları ödenmemiş faturalarla karşı karşıya bırakmasıdır.

 

Allianz Trade Sektör ve İflas Araştırmaları Bölüm Başkanı Maxime Lemerle bu tür iflasların, geniş tedarik zinciri likiditesini zayıflatarak domino etkisi ihtimalini artırdığını açıklıyor. Lemerle, “Bir şirketin yükümlülüklerini yerine getirememesi, ticaret ağları aracılığıyla, şirketler, sektörler ve ülkeler arasındaki bağlantılar boyunca zincirleme bir etkiyi tetikleyebilir ve diğer ödeme temerrütlerine ve iflaslara yol açabilir.” diyor.

Öyleyse, Covid-19 vakalarının yeniden ortaya çıkması ve yeni karantina önlemlerinin alınmasıyla, neden şirket iflaslarının domino etkilerini görmeye başlamadık? Allianz Trade Ticari Alacak Sigortası Grup Başkanı Marine Bochot'a göre cevap basit: "Önceki krizlerin hepsinden farklı olarak bu krizde, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin hükümetleri tarafından piyasalara pompalanan muazzam miktardaki likidite, işletmelerin likidite krizine girmesini önlüyor."

 

Devlet müdahalesi, bir iflas dalgasına tanık olmak yerine, fırtına öncesi bir sakinlik yarattı ve Covid-19’un hırpaladığı birçok şirketin en azından şimdilik iflastan kaçınmasını sağladı.

Maxime’e göre: “2020 yılında kesinlikle çok sayıda iflas olması gerekirdi. Ancak hükümetlerden gelen devasa destekler birçok şirketin durumunu 'dondurdu' ve Covid olmasa da zaten iflas edecek olan şirketlerin iflasını geçici olarak askıya aldı. Devlet desteklerinin aşamalı olarak sonlanmasıyla iki tür iflas ortaya çıkacak: krizden önce zaten iflas edecek olan, ancak acil durum önlemleri ile ayakta kalan şirketlerin iflası ve özellikle kriz nedeniyle aşırı borç almak zorunda kaldığı için zayıflayan şirketlerin iflası”.

Normal koşullar altında, iflasların domino etkisinin yarattığı tedarik zinciri riskinin ciddiyetini, penetrasyonunu ve seviyesini çok çeşitli faktörler etkiler. Örneğin, piyasa likiditesi ve krediye erişim varsa etki daha az olabilir.

Şirketlerin ve sektörlerin iflas eden kuruma ne kadar bağımlı oldukları da önemli bir ölçüdür. İflas eden işletmeye bağımlılık yüksekse (satış veya tedarik yoğunlaşma oranı yüksekse), bağımlı olan kuruluş için de iflas riski yüksektir ve iflasın etkileri dramatik olabilir.

İflasın beklenmedik bir şekilde gerçekleşmesi de bir başka önemli faktördür. Bir ticari ortağınızın zorluklarla karşılaşacağını tahmin edebiliyorsanız, kendi işletmenizin böyle bir durumda karşılaşabileceği kayıpları hafifletmeye ve hatta engellemeye yönelik önlemler alabilirsiniz. Öte yandan, olaylar çok hızlı gelişirse veya büyük çapta ve uzun bir tedarik zinciri üzerinden ve uzun ödeme koşullarıyla ilerliyorsa, iflasların domino etkisi potansiyel olarak artar.

İngiliz inşaat şirketi Carillion'u iflasıyla başlayan krizin mevcut salgınla alakası olmayabilir. Yine de bu vaka, domino etkisinin nasıl gerçekleştiğine dair ders kitaplarına konu olacak bir örnektir ve ileride neler yaşanabileceğine dair bir uyarı niteliğindedir.

 

Carillion, Ocak 2018'de iflas edip yaklaşık 7 milyar sterlinlik borç bıraktığında, İngiltere Resmi Tasfiye İdaresi tarafından ülkenin "şimdiye kadarki en büyük ticari likiditasyonu" olarak tanımlandı.

Şirketin iflası, Carillion’un 30.000 alt yüklenici ve tedarikçiden oluşan ticaret ağı aracılığıyla güçlü bir domino etkisini tetikleyerek bu ağda yer alan diğer birçok şirketi de iflasa sürükledi.

Aylar sonra Ekim 2018'de, muhasebeci Moore Stephens'ın bir raporu, Carillion'un tasfiyesinin ardından İngiltere'deki inşaat sektörü firmalarının iflasında %20 artış olduğunu ortaya koydu.
Devlet müdahaleleri 2020 boyunca Covid-19’un tetiklediği iflasların domino etkilerini geciktirmiş oldu. Buna rağmen karantina önlemlerinin neden olduğu büyük ölçekli iflasların da örneklerini gördük.

Bu örnekler arasında, Latin Amerika'nın en büyük havayollarından biri olan ve Mayıs 2020'de iflas başvurusunda bulunan Avianca da yer alıyor. Kolombiyalı havayolunun tedarikçileri, ellerinde ödenmemiş faturalarla kalırken, iflasın seyahat merkezlerindeki insan trafiği üzerinde de yıkıcı bir çapraz etkisi oldu. Buralarda bulunan perakendeciler ve hizmet sağlayıcıları da iflas etti.

 

Diğer bir örnek, Kasım 2020'de iflas koruması Bölüm 11 için başvuruda bulunan, ABD’li alışveriş merkezi sahibi CBL Properties. Şirket, birçok önemli kiracısının iflasının ardından bilançosundan 1,5 milyar dolar temizlemek için bu adıma başvurdu.

Son on yılda ivme kaybetmiş olan gıda dışı perakende sektörü genel olarak pandemi nedeniyle daha da ciddi şekilde zayıfladı ve özellikle moda ve hazır giyim segmenti sert darbe aldı.

Karantina kısıtlamaları sırasında iflasa giden büyük ölçekli perakendeciler arasında, Topshop/Topman, Burton, Dorothy Perkins ve Evans da dahil olmak üzere geniş bir İngiliz giyim markası portföyüne sahip olan Arcadia Group bulunuyor. Arcadia Group’un iflası İngiltere'de Debenhams mağazalarının ve Edinburgh Woollen Mill şirketinin de tasfiyeye gitmesine neden oldu. Bu iflaslar şüphesiz, söz konusu şirketlerin kendi tedarik zincirlerinde de kırılmalara neden oldu.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Japonya, Hindistan, Singapur veya Avustralya gibi birçok ülkede 2021'in ilk çeyreğinde, iflasın dondurulması ve moratoryum yasası oylandı. Bu da zombi şirketler de denen, zor durumdaki birçok işletmenin teknik olarak iflas etmiş olsa bile ticarete devam etmesini belirgin şekilde kolaylaştırdı.  Bu yardım mekanizmaları çok kısa vade için yerinde bulunsa bile, iflasların doğal süreci ne kadar uzun süre engellenirse, orta vadede rekabette çarpıklıklar ve ekonominin uğradığı zarar o kadar yüksek olacaktır.


 

Küresel piyasalardaki benzeri görülmemiş likidite, şirketlere eşsiz bir fırsat sunuyor. Yönetim kurulu üyelerinin, salgının belirsizliğine bağlı olarak geri çekilmeye başlayacak  devlet desteklerinden önce, tedarik zincirlerine yönelik riskleri belirlemeleri ve azaltmaları için ellerinde altın bir fırsat bulunuyor. Aşı Ekonomisi raporumuzda da belirttiğimiz gibi, devlet desteklerinin 2021 yılının ikinci yarısından itibaren geri çekilmeye başlayacağını tahmin ediyoruz.

Şirket içinde gerekli öngörü düzeyine ulaşmak birçok şirket için mümkün olmayabilir. Ancak ticari alacak sigortası gibi çözümler işletmelere, kendi kontrolleri dışında gelişen, müşteri ve tedarikçilerinden ödeme alamama riskine karşı koruma sağlar.
Ticari alacak sigortası, faturaların geç ödenmesi veya ödenmemesi durumunda şirketinizi tazmin eder, ancak daha da önemlisi, şüpheli alacakların risk kontrolünü optimize eder. Allianz Trade gibi ticari alacak sigortası şirketleri; işletmelerin risk seviyelerini derecelendirmeye ve müşterilerine, iş yapmanın en güvenli yolu konusunda tavsiyelerde bulunmaya önemli ölçüde zaman ve kaynak ayırır.

Ticari kredi sigortasının diğer faydaları şunlardır:

•    Finansal garantiler ve artan güven sayesinde gelişen müşteri ilişkileri
•    Daha güvenli ödemeler sayesinde daha rekabetçi ticaret koşulları
•    Dünya çapında etkili ve verimli borç tahsilatının yanı sıra risklerinizin sigortalı ve ödemelerinizin garanti altında olduğunu bildiğiniz için huzurlu bir gece uykusu.
•    Ödeme davranışlarında iyileşme. Çünkü müşterileriniz, ticari alacak sigortanız olduğunu bilirlerse ortalama beş gün daha hızlı ödeme yaparlar, bu da likiditenizi artırır.

Marine Bochot şunları söylüyor: “İyi bir ticari alacak sigortası şirketi, mevcut ekonomik ortamda, müşterilerinin tedarik zincirlerindeki risk seviyelerini anlamak için elinden ne gerekiyorsa yapar. Sıklıkla kullanılan "Müşterinizi tanıyın" iş mantrası, 2021 yılı için özellikle daha da geçerlidir. Müşterinizin ticaret ve ödeme kabiliyetine ilişkin içgörünüz ne kadar ayrıntılı olursa, potansiyel bir domino etkisini o kadar iyi tahmin edebilirsiniz."

Üç bölümden oluşan Covid-19 kaynaklı iflasların Domino Etkisi serimizin ikinci makalesinde, iflas riskini nasıl belirleyeceğinizi inceliyoruz. Son makalemizde ise işletmenizin iflasların domino etkilerine karşı dirençli kalması için tedarik zincirinizi nasıl koruyacağınıza dair uygulamalara yer veriyoruz. Bunlar arasında; dijital dönüşümünü tamamlamış ticaret ortaklarına yönelmek, tedarik sözleşmelerini iflas koruması sağlayacak şekilde düzenlemek ve hem müşterileriniz hem de tedarikçileriniz kanadında çeşitlendirmeye gitmek gibi eylemler yer alıyor.