Küresel Ekonomik Görünüm Raporu 2023:

Her Şey, Her Yerde, Aynı Anda

29 Mart 2023

Yönetici Özeti

  • ABD bankacılık sektörünün krizden dönmesi ve Avrupa'daki enerji sorununun çözülememesinden kaynaklanan güvensiz atmosferin etkileri yılın geri kalanını şekillendirecek. Konut, imalat ve inşaat sektörlerindeki yavaşlama nedeniyle ABD'de yıl sonunda belirgin bir resesyon yaşanacağı yönündeki tahminimizi korurken mali desteklerin kademeli olarak azaltılmasıyla Euro Bölgesi'nde de ekonomik ivmenin yavaşladığını görüyoruz. Çin ekonomisinin görünümü iyileşti, ancak ülkede ticari faaliyetlere yeniden start verilmesinin küresel yayılımları sınırlı. 2023 yılında küresel büyümenin yavaşlayarak +%2,2'ye gerilemesini ve 2024 yılında çok sınırlı bir artışla +%2,3'e çıkmasını bekliyoruz. ABD, Almanya, İtalya ve İngiltere hariç, diğer büyük gelişmiş ekonomiler resesyondan korunmayı başaracak ancak gelişmekte olan piyasalar ve özellikle emtia ithalatçıları, artan iç ve dış dengesizlikler nedeniyle genel olarak baskı altında kalabilir. Tüketicilerin alım gücünün azalması ve dayanıklı tüketim mallarının yenileme döngüsünün uzaması nedeniyle düşük talep 2023 yılında imalat sektöründeki durgunluğun devam etmesine neden olabilir. Aynı zamanda, arz fazlası muhtemelen bu yıl da devam edecek ve ticareti yapılan ürünlerin maliyetini düşürecek. Bu bağlamda, teslimat süreleri normalleşiyor ve nakliye maliyetleri de pandemi öncesi seviyelere yaklaşıyor. Küresel ürün ve hizmet ticareti 2023 yılında muhtemelen hacim olarak sadece +%0,9 oranında büyüyecek (2022'de +%3,7 idi) ve nominal olarak da -%0,3 oranında azalacak.(2022'de +%9,6'dan).
 
  • Merkez bankaları daha zor şartlarda: Önümüzdeki birkaç ay içinde inatçı çekirdek enflasyonu yönetmek ile büyümeyi sürdürmek arasında dengeyi korumaya yönelik politika faizleri belirlenirken finansal istikrara ilişkin kaygılar, bu hesapları daha da karmaşık hale getirebilir. Bu ikilemin çözülmesi, yavaşlayan talep merkez bankalarının daha dikkatli adım atmasına izin verecek kadar dezenflasyonist olmadığı sürece enflasyonla mücadeleyi uzatabilir. Enflasyonun önümüzdeki çeyreklerde belirgin bir şekilde yavaşlamasını ve 2024 yılında %4,0'e gerilemeden önce bu yıl küresel düzeyde ortalama %6,6 olmasını bekliyoruz. Çekirdek enflasyonun inatçılığı göz önüne alındığında, merkez bankaları daha fazla faiz artırımı konusunda daha ölçülü bir yaklaşım sergileyecek.Özellikle de bankaların artan vade farklarını daha iyi yönetebilmeleri için ters bir getiri eğrisi dolaylı olarak kabul edilecek olursa, kısıtlayıcı parasal duruşu sürdürmekle finansal sektörde artan kırılganlıkları yönetebilmek arasında bir denge kurmaya çalışacaktır.
 
  • Para politikasına daha fazla esneklik kazandırmaya yönelik bu yıl için planlanan mali ayarlamalar, finans sistemine olan güvenin yeniden tesis edilmeye çalışılması ve enerji konusunda belirsizliğin sürmesi nedeniyle gecikebilir. Çoğu ülkenin enerji krizinin etkilerini hafifletmek için cesur adımlar atmasının ardından, yükselen faiz oranları nedeniyle mali manevraya yönelik alan artık çok daha kısıtlı. Bununla birlikte, finansal istikrara ilişkin endişeler hükümetlerin güvenlik ağını güçlendirmeye öncelik vermesini gerektirebilir. Kriz çözüm mekanizmaları için sağlanacak destekler ve kamu borç garantileri ile mevduat sigortalarının kapsamlarının artırılması da söz konusu güvenlik önlemleri arasında yer alacaktır. Bu tür mali destekler, merkez bankalarının bankacılık sektörü kırılganlıkları tarafından kısıtlanmadan enflasyonu engellemek için faiz oranlarını yüksek tutmasına yardımcı olabilir ama artan faiz oranı yükleri borç sürdürülebilirliğini zorlaştırmaktadır. Hükümetler, mevcut enerji ve bankacılık krizinin dışında, özellikle, ekonomilerinin yeşil dönüşümü, Fransa ve İspanya'da olduğu gibi cesur emeklilik reformlarının başlatılması gibi önemli yapısal zorluklarla da mücadele ettiği için azalan mali alan halihazırda zor olan politika ödünleşimlerini daha da zorlaştırmaktadır.
 
  • Bankacılık sektöründe yaşanan türbülans sermaye piyasalarının görünümünü şekillendirecektir. ABD'deki banka iflaslarının ve Credit Suisse'in kurtarılmasının potansiyel sıçrama etkileri önlenmiş olsa da gayrimenkulde daha derin bir düzeltmeden ve özel borç risklerinin yeniden fiyatlandırılmasından kaynaklanabilecek olası zararlar önemli kırılganlıklara neden olabilir. Daha da önemlisi, bankalar kredi standartlarını yükseltip sermaye ve likidite tamponlarını korudukça finansman koşulları daha da sıkılaşacak, krediler daha da daralacak ve bunun piyasa likiditesi bağlamında olumsuz etkileri olacaktır. Merkez bankalarının politika faizleri konusunda izleyecekleri yola ilişkin mevcut belirsizlik göz önüne alındığında, 2023 yılının ilk yarısında mevcut dalgalı piyasa dinamikleri büyük ihtimalle devam edecektir. Yıl sonuna doğru beklenen ekonomik ve politik desteklere rağmen, toparlanma ivmesi ancak 2024 yılında hissedilecektir. Bu ortamda, ülke eğrilerinin uzun ucunun yılın geri kalanında mevcut değerler etrafında, kısa vadede bir miktar yukarı yönlü ve yılın ikinci yarısında bir miktar aşağı yönlü risklerle işlem görmesini bekliyoruz. Hisse senedi piyasalarının yılı hafif olumlu bir notla tamamlaması ihtimalini yüksek görürken, kurumsal kredi riskinin özellikle de düşük derecelendirmeli gruplarda, 2023 yılında geri dönüş yapacak olması nedeniyle kurumsal krediler konusunda hâlâ kararsızız.