Yönetici Özeti

  • Küresel ısınmanın maliyeti gün geçtikçe artıyor. 32 derecenin üzerinde aşırı sıcak bir gün yarım günlük grev etkisi yaratıyor.
  • Yapılan ilk hesaplamalara göre de Amerika Birleşik Devletleri, Güney Avrupa ve Çin'de yaşanan sıcak hava dalgaları 2023 yılı küresel GSYH'nin yüzde 0,6'sına mal oldu. Ülkeler arasında ise bu maliyet Fransa için 0,1 puan ile Çin için 1,3 puan arasında değişiyor.
  • Bu noktada adaptasyon kilit öneme sahip. Kısa vadede uyarlarla önlemler artırılabilir. Ancak bu önlemler, şehirleri iklim değişikliğine hazırlayacak ve işyerlerini artan sıcaklıklara karşı verimli bir şekilde uyarlayacak daha uzun vadeli yapısal değişikliklerle tamamlanmalı. 
Geçtiğimiz birkaç ay içinde ABD, Avrupa, Çin ve diğer Asya ülkelerinde rekor düzeyde yüksek sıcaklıklar yaşandı. Dünya genelinde, rekor düzeyde yüksek sıcaklıklara ilişkin haberler manşet oldu ve iklim değişikliğiyle ilişkili fiziksel riskler vurgulanarak ekonominin aşırı sıcaklıklara dayanma kabiliyeti sorgulandı. Şekil 1, küresel sıcaklıkların gerçek zamanlı bir görüntüsünü sunmak için uydu verileri ve bilgisayar simülasyonları ile ölçülen yerden 2 metreye kadarki hava sıcaklığını gösteriyor. Copernicus İklim Değişikliği Servisi/ECMWF'ye göre, geçtiğimiz Haziran ayı kayıtlara geçen en sıcak Haziran ayı oldu. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne göre, dünya okyanusları Nisan ve Mayıs aylarında iki ay boyunca rekor yüksek sıcaklıklara ulaştı. Bu durum, yüksek irtifada hızlı hareket eden bir hava bandı olan jet akımının dalga modellerini etkiledi ve haftalarca süren bir sıcak hava dalgasına yol açtı. 

İklim değişikliği aşırı sıcak havaların sıklığını ve yoğunluğunu artırarak sıcak hava dalgalarını, kuraklıkları ve orman yangınlarını "yeni normal" haline getirecek. Bu tür olaylar sadece insanları ve vahşi yaşamı değil ekonomileri de etkiliyor. Doğal afetler, gelişmiş ülkelerde yüksek mal kayıpları ve gelişmekte olan ülkelerde hem mal hem de can kayıplarıyla ciddi boyutlarda olumsuz sonuçlar doğuruyor.

  • Net makroekonomik, yani dolaylı kayıplar genel olarak olumsuz olsa da büyük, gelişmiş ekonomiler için bu kayıplar daha sınırlı. Çünkü söz konusu bu ülkeler olumsuz üretim şoklarıyla daha iyi başa çıkabiliyor. Örneğin, kaybedilen üretimi başka bir yerde üretim artışıyla telafi edebiliyor. Dahası, bu ülkelerde sermaye stokunda yaşanan kayıp, GSYH'yi çok az ve daha ziyade uzun vadede etkiliyor. Örneğin Temmuz 2021'de Almanya'da gerçekleşen Ahrtal selinin yarattığı altyapı kaybının GSYH'nin %0,1'ine eşit olduğu tahmin ediliyor. Çoğunlukla borçla finance edilen yardım önlemlerinin olumlu büyüme etkileri GSYH ölçümünde hemen ortaya çıkıyor. İstatistiksel analizlerde doğal afetlerin ekonomik büyüme üzerinde geçici olarak olumlu bir etkisi olduğu izlenimini veren bu duruma "üretken yıkım" deniyor.
  • Uluslararası afet ve kalkınma yardımları nakit transferlerinde kısa vadeli olumlu bir artışa yol açsa bile genellikle düşük gelirli ülkeler ve daha küçük, sınırlı ihracat yapısına sahip ekonomiler için dolaylı ekonomik etkiler daha şiddetlidir.  
  • Ancak, GSYH büyümesi ve doğal afetler arasındaki ilişki afetin büyüklüğü bakımından doğrusal değildir. Örneğin, afet büyüklüğü dağılımının en üst yüzde 1'inde yer alan bir afet GSYH büyüme oranını %7 oranında azaltırken, dağılımın en üst yüzde 5'inde yer alan bir afet sadece %0,5 oranında azaltabilir.
  • IPCC temelli hasar tahminlerinde şimdiye kadar kritik eşik noktalarının etkisi, göz ardı edilmiştir, çünkü bu etkilerin ölçülmesine ilişkin hâlâ bilimsel olarak ortak bir fikir birliği yoktur.
Şekil 1: Günlük 2 Metre yüksekliğe kadar olan Hava Sıcaklığı 
Şekil 1: Günlük 2 Metre yüksekliğe kadar olan Hava Sıcaklığı
Kaynaklar: Climatereanalyzer.org, İklim Değişikliği Enstitüsü, Maine Üniversitesi 

Ayrıca, sıcaktan etkilenen çalışanlar nedeniyle çalışma saatleri azalır, iş yavaşlaması yaşanır ve hatalar artar. Aşırı sıcaklıkların işgücü verimliliğini azalttığı belgelenmiştir.

Olumsuz etkiler, genellikle daha yüksek maruziyete (ör. Afrika, Güney Asya) ve kırılganlığa (ör. konut kalitesi, iklimlendirme) sahip yoksul ülkelerde daha belirgindir. Verimlilik kayıpları için belirleyici faktör, aşırı sıcak gün sayısıdır (tipik ölçü: 90°F/32°C'nin üzerindeki günler). Foster, Smallcombe, Hodder ve diğerlerine göre, sıcaklıklar 90 Fahrenheit dereceye ulaştığında fiziksel iş yapma kapasitesi yaklaşık %40 oranında düşer. Dahası, sıcaklıklar 100°F/38°C'ye yükseldiğinde, üretkenlikteki düşüş daha da dramatik bir hal alarak üçte iki oranına yükselir. Behrer, Park, Wagner ve diğerleri[2], ABD servet verilerini kullanarak, daha yüksek sıcaklıkların  işgücü verimliliğini, çalışma saatlerini ve işgücü gelirini azaltabileceğini iddia eder. 32°C'nin (90°F) üzerindeki ilave bir günün yıllık maaş bordrosunu %0,04 oranında düşürdüğünü, bunun da ortalama haftalık kazancın %2,1'ine eşit olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca, ortalama refahın daha yüksek olduğu bölgelerde sıcaklığın etkilerinin daha az olduğunu öne sürerler. Bu etkiler işgücü arzındaki, işgücü verimliliğindeki, işgücü talebindeki azalmalardan ve firma maliyetlerindeki artıştan kaynaklanır. Yıllık sıcaklık dalgalanmalarını dikkate alan tahminler, işgücü ikamesi gibi yıl içi telafiye yönelik adaptasyonları da hesaba katar. Söz konusu adaptasyondan kasıt, işçiler ve şirketlerin sıcak bir gün veya hafta boyunca kaybettiği üretkenliği aynı yıl içinde daha serin bir dönemde telafi etmeye çalışmasıdır. Ancak, bu adaptasyon girişimlerinin bordrolar üzerindeki etkileri ölçülmeye çalışılsa bile belirgin bir sonuca ulaşılamamıştır.

İlk yaklaşımı kullanarak, bu yılki sıcak hava dalgasının Amerika Birleşik Devletleri, Güney Avrupa ve Çin'de GSYİH üzerindeki etkisini tahmin ediyoruz. Yukarıdaki iki akademik makalede yer alan katsayılara dayanarak, son dönemdeki sıcak hava dalgalarının sonuçlarına ilişkin kabaca bir hesap yaptık. Bu kaba tahmini bazı güçlü varsayımlara dayandırmak zorunda kaldık; (i) sıcaklık verileri kesin değil ve kapsamımız altı ülkeyle sınırlı; (ii) grid hücre verileri yerine günlük ülke ortalamalarını kullandık; (iii) bordro etkileri için katsayıları ABD ilçe düzeyindeki verilere göre kalibre ettik ve bordronun GSYH'ye duyarlılığını üçte iki olarak aldık; ve (iv) tarımsal verimlilik gibi diğer etkileri dikkate almadık.

Sonuçlar Çin, İspanya ve Yunanistan'ın mevcut sıcak hava dalgası nedeniyle kendi GSYH’lerine oranla bir puana yakın kayıp yaşamış olabileceğini gösteriyor. İtalya'nın kaybı yarım puana yakın, ABD'nin kaybı üçte bir puan ve Fransa'nın kaybı ise ihmal edilebilir düzeyde (0,1 puan) çıkıyor. Sonuç olarak, ülkelerin küresel GSYH'deki ağırlıkları baz alınarak toplam kayba baktığımızda, sıcak hava dalgasının 2023 yılında küresel GSYH büyümesinde 0,6 puana yakın ciddi bir kayba yol açtığını buluyor ve iklim değişikliği riskinin fiziki yükünün büyüklüğünü net bir şekilde görüyoruz. 

Tablo 1: 32° C'nin üzerindeki sıcak günlerin sayısına bağlı olarak GSYH’deki kayıplar
Tablo 1: 32° C'nin üzerindeki sıcak günlerin sayısına bağlı olarak GSYH’deki kayıplar
Kaynaklar: Visual Crossing, Behrer ve diğerleri (2021), Allianz Research 
Adaptasyon kilit öneme sahip: çalışma koşullarında toplumsal kararlar etkili; bu da sıcaklıklardan kaynaklanan verimlilik kayıplarının azaltılabileceğine işaret ediyor. Bireyler, işletmeler ve hükümetler; teknolojik, altyapısal, düzenleyici ve davranışsal değişiklikler de dahil olmak üzere çeşitli yaklaşımları benimseyebilir. Bu yöntemler yerel bağlamda farklılık gösterebilir ama çoğu maliyetleri azaltacaktır. Çalışma programlarını optimize etmek, sabahın erken saatlerinde veya akşam saatlerinde çalışmak ve pasif soğutma mekanizmaları kullanmak gibi stratejiler umut vericidir. Yüksek sıcaklıklara karşı alınabilecek temel önlemler iklime duyarlı kentsel planlama ve bina tasarımında yapılacak değişikliklerle olacaktır. İklimlendirme (klima gibi) önlemlerine ise temel önlemler üzerine ve ancak yeterli, uygun fiyatlı, güvenilir ve temiz elektrik sağlandığında kısa süreli sıcaklık artışlarına uyum sağlamak amacıyla başvurulabilir. Popüler çalışmalar, ne bu uyum potansiyellerini ne de iklim değişikliği nedeniyle işgücü verimliliğinin kış aylarında da artabileceğini – ve bunun da yaz aylarındaki kayıpların bir kısmını telafi edebileceğini – hesaba katmayarak çarpık bir tablo sunma eğiliminde. Başkan Biden geçtiğimiz günlerde, bir rapora atfederek son yıllarda aşırı sıcakların ekonomik ve sosyal olarak ABD’de yıllık 100 milyar dolarlık kayba yol açtığını dile getirdi. Bu raporun metodolojisine bakıldığında tam da bahsedilen farklılık ortaya çıkmaktadır. Rapor, yaz aylarındaki potansiyel aşırı sıcaklık etkisinin 2030 yılına kadar iki katına çıkacağını ve yıllık tahmini olarak GSYH'nin %0,5'i kadar bir kayba neden olacağını belirtiyor. Diğer yandan, Heal ve Park tarafından yapılan ufuk açıcı bir çalışma da ABD'de özellikle sıcak bir yılda GSYH'nin %0,5'ine varan GSYH kazançlarının net etkisine işaret ediyor. Hesaplamamızda kullandığımız çalışmada (Behrer, Park, Wagner, vd.) adaptasyonu da yukarıda belirttiğimiz şekilde kısmen hesaba kattık.

Küresel olarak, sıcaklık artışlarının (ILO tarafından) dünya çapında toplam potansiyel çalışma saatini %2,2 oranında (80 milyon tam zamanlı işe eşdeğer) azaltacağı öngörülüyor. Lancet Countdown'ın 2022 raporuna göre, 2021 yılındaki potansiyel çalışma saati kaybı 470 milyar saat. Bu da, 1990-99 yıllarındaki yıllık ortalamaya göre %37'lik bir artış ve kişi başına ortalama 139 saat kayıp anlamına geliyor.

Önümüzdeki yazların, kısa süre önceki gibi aşırı koşullarda geçme ihtimali giderek artıyor. Aşırı sıcaklara adaptasyon ancak kademeli olarak gerçekleşecektir çünkü sıcakların verimlilik ve GSYH büyümesi üzerindeki etkileri geçicidir. İklimlendirme basit bir çözüm değildir demek istemiyoruz. Ancak, bazı çalışanlar bu teknolojiye mekansal ya da finansal olarak ulaşamaz. Ve klima gibi iklimlendirme araçlarının yaygın kullanımı enerji tüketimini büyük ölçüde artırabilir. Enerji, fosil yakıtlardan elde ediliyorsa bu durum sıcak hava dalgalarını daha da artırabilir. Temiz enerji kaynaklarına geçişin hızlandırılması – diğer tüm nedenlere ek olarak – bu nedenle de hayati önem taşıyor.

İyi haber şu ki, sıcak hava dalgalarına hem fiziksel hem de ekonomik olarak hazırlanmak mümkün. Diğer birçok doğal afetin aksine ısı dalgaları öngörülebilir. Adaptasyon çok önemli. Kısa vadede, uyarı ve önlem tedbirleri alınabilir. Ancak bu önlemler, şehirleri iklim değişikliğine hazırlayacak ve işyerlerini artan sıcaklıklara karşı verimli bir şekilde uyarlayacak daha uzun vadeli yapısal değişikliklerle tamamlanmalı.

Andreas Jobst

Allianz SE

Jasmin Gröschl

Allianz SE

Markus Zimmer

Allianz SE