2023'ün ilk çeyreğinde küresel ticarette yaşanan durgunluklar Almanya, Singapur ve Tayvan gibi ekonomilerde teknik durgunluklara yol açarak önemli bir etki yaptı. Sıkılaşan para politikalarının etkileri, ABD ve Euro Bölgesi'nin 2023-2024 büyüme senaryolarını şekillendiriyor ve ılımlı bir görünüme yol açması bekleniyor.
Her iki bölgenin de 2024'te yumuşak bir iniş ve hafif bir toparlanma yaşaması öngörülüyor. Ancak Avrupa, sıkı finansman koşulları nedeniyle daha uzun bir toparlanma ile karşı karşıya kalabilir. Gelişmiş ekonomilerin çoğu tam teşekküllü bir durgunluktan kaçınabilirken performanslarının yetersiz olacağı tahmin ediliyor.
Gelişmekte olan ülkeler ise iç ve dış dengesizliklerin neden olduğu artan baskıyla boğuşuyor. Genel olarak, yavaşlayan emtia fiyatları, ABD dolarının değerlenmesi, likidite kıtlıkları ve gecikmiş faiz oranlarındaki düşüşlerin etkisiyle daha düşük büyüme oranlarına yönelik genel bir eğilim toplumsal yorgunluğa neden olabilir.
Tüm bu gelişmelerin ışığında ihracatçıları 2023 yılında neler bekliyor? Karşılaşılması olası 4 risk unsurunu ihracatçılar için derledik.
1. İhracat Faaliyetlerindeki Finansman Maliyetlerinin Artışı
İhracatçılar faaliyetlerini gerçekleştirirken iç pazarlara yönelik tercihlerde bulunuyorlar ve şirketlerin uluslararası genişlemesi konusunda genel bir ihtiyat duygusu sergiliyorlar. Pek çok ülke, zaten yerleşik oldukları yerlerde daha fazla pazar payı elde etmeyi amaçlayarak mevcut ihracat pazarlarındaki konumlarını sağlamlaştırmaya odaklanıyor. Yeni ülkelere yatırım yapma arzusu, çoğu işletme için öncelikli olmaktan çıkmaya başlıyor.
Allianz Trade 2023 Küresel Anket Raporu’na göre, Polonya, İspanya ve ABD’deki şirketler, hala en önemli stratejik fırsatı yeni bölgelerde görüyor. Bu şirketler belirledikleri yeni bölgelerdeki genişlemeye öncelik veriyor. Ancak bu ülkeler istisna olarak öne çıkıyor.
Bu temkinli görünümün altında, ihracatçıları engelleyen çeşitli zorluklar ve riskler yatıyor. Önemli bir engel, daha yüksek faiz oranlarıyla doğrudan bağlantılı olan ihracat faaliyetlerinin finansman maliyeti olarak görünüyor. Özellikle ABD'li ve İspanyol katılımcılar tarafından ihracat faaliyetlerindeki finansman maliyetindeki artış, önemli bir risk faktörü olarak vurgulanıyor.
İngiltere’deki şirketler için enerji maliyetleri en büyük ihracat riski olarak algılanırken, İtalya ve Almanya'da işletmeler lojistik ve tedarik zinciri zorluklarına daha fazla odaklanıyor. Fransa'da, ödeme yapılmaması birincil endişe olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik ivme yavaşlarken, finansman sıkılaştıkça, tedarikçiler nakit rezervlerini mümkün olduğu kadar artırmaya çalışırken, karşılarında artan finansman maliyetlerini buluyorlar. Bu nedenle alacak riski ankete katılan tüm ülkelerde ortak bir rahatsızlık kaynağı olarak görülüyor.
2. İhracatta Yavaşlayan Ödemeler ve Artan Alacak Riski
Ödemelerde gecikmelerin ve alacak tahsilatlarının yapılamamasının, 2023 yılında şirketler arasında yeniden popülerlik kazandığına şahitlik ediyoruz. Bu yaklaşımın yaygınlığı sektörler arasında farklılık gösterse de birçok işletme artık ödemeleri ertelemeyi, operasyonlarını ücretsiz olarak finanse etmenin bir yolu olarak görüyor. Öte yandan, nakit sıkıntısı çeken sektörler, likiditeyi etkin bir şekilde yönetmek için muhtemelen tedarikçi kredisine veya düzeltilmiş ödeme koşullarına güveniyor.
Ödeme sorunları, yaklaşan iflasların potansiyel göstergeleri olarak yorumlanabilir. 2023 yılından elde edilen son veriler, çoğu ülkede iflaslarda net bir artış olduğunu gösteriyor ve bu da kalıcı bir eğilimin sinyali gibi görünüyor. Yüksek finansman maliyetleri, enflasyon ve ücret baskıları gibi faktörler, kurumsal karlılığı ve mali sağlığı olumsuz etkiliyor. Genel iş ortamı daha riskli hale geliyor, çalışma barışı bozuluyor, ödemeler aksıyor ve daha fazla şirketi ticari alacak sigortası yoluyla biriken borçlara karşı korunma yolları aramak zorunda bırakıyor. .
3. Ödeme Koşullarındaki Değişimler ve İş Gücü Kıtlığı
Uluslararası ticaretin gelişen dinamikleriyle birlikte, nakit akışı ve banka kredileri, önceki yıllarda olduğu gibi şirketlerin ana finansman kaynağı olmaya devam ediyor. Ancak ilgi çekici bir gelişme, 2023 yılında alternatif bir finansman kaynağı olarak “ödeme koşulları”nın artması. Faiz oranları düşük olduğu ve çoğu şirketin önemli miktarda nakit rezervi bulunduğu için “ödeme koşulları” finansman için dikkate bile alınmıyordu, ancak değişen ekonomik yapıda, ödeme yöntemleri arasında ilk üçte yer alıyor.
Allianz Trade Küresel Anket Raporu’nda farklı ülkeler, ödeme mekanizmalarını kullanmada farklı modeller gösteriyor. İngiltere ve Fransa, finansman kaynağı olarak “Şimdi Satın Al Sonra Öde"yi kullanmaya eğilimliyken, İtalya ve Almanya anket sonuçlarında bu noktaya neredeyse hiç parmak basılmıyor. Geleneksel banka kredilerine kıyasla genellikle daha düşük oranlarda ve daha fazla esneklikle fon elde etmek için kullanılan “Şimdi Satın Al Sonra Öde” bir finansal hizmet olarak öne çıkıyor.
Daha zorlu ekonomik koşullarda şirketler, uluslararası genişlemeyi finanse etme konusunda destek için giderek daha fazla ulusal hükümetlerine yöneliyor. Ankete katılanların yarısı, en çok aranan yardım olarak devlet desteğine öncelik veriyor. Şaşırtıcı bir şekilde, vasıflı işçi kıtlığı bunu yakından takip ediyor ve şirketlerin yüzde 47'si işçilerin vasıflarını yükseltmek için aktif iş gücü politikaları arıyor. Hatta Fransa, İtalya ve Almanya'da bu istek, dilek listelerinin başında, hatta mali destek ihtiyacını da geçmiş durumda bulunuyor.
4. Tedarik Zincirindeki Aksaklıklar
Mevcut pazar koşullarında yer sahibi olmak ve en iyi ihracat fırsatlarını belirlemek için ihracatçılar çok önemli bir yaklaşım benimseyerek, tedarik zincirleri hakkında daha derin bir anlayış kazanıp riskleri proaktif olarak yönetmeyi hedefliyorlar. Ancak nakliye risklerinin ve maliyetlerinin 2023'te ihracat faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyeceği öngörülüyor.
Şirketler artık yalnızca doğrudan tedarikçileriyle değil aynı zamanda tedarikçilerinin tedarikçileriyle olan bağlarını da anlamaya öncelik veriyor. Böylece tüm tedarik zinciri boyunca güvenlik açıklarını değerlendirmeye çalışarak buradaki riski azaltmayı hedefliyor. Şirketlerin yaklaşık üçte biri, operasyonlarını olası aksamalardan korumak için ticari alacak sigortasına yöneliyor.
Hali hazırda işletmeler, mevcut riskleri kabul ederek aşırı düşük stoklardan kaçınırken dikkatli bir şekilde küresel tedarik zincirlerini takip ediyorlar. Hızla gelişen küresel finans ortamında ihracatçılar, devam eden belirsizlikler arasında operasyonel sürekliliği sağlamak için risk değerlendirmesi, dayanıklı tedarik zincirleri ve yeterli envanteri koruma arasında bir denge kurmaya çalışıyor.
İhracatçılar İçin Ticaret Rehberi’nde ihracatçıların karşılaşabileceği olası risklere ve küresel ekonomik görünüm tablosuna yer verdik. İhracatçıların uluslararası pazarlara girerken önlerine çıkabilecek, hayati önem taşıyan engelleri bertaraf etmek için alınabilecek önlemler ve korunma yollarını paylaştığımız rehberimizin “İhracatçılar İçin Zorlu Finansman Koşullarından Korunma Yolları” ikinci makalesini okuyabilirsiniz.