Günümüz ekonomik ortamında, işletmelerin birçok riskle karşı karşıya olduğu bariz bir gerçek. Ortalama bir tüketici, keyfi harcamalarını kısma eğilimine giderken sermaye projesi sahibi işletme sahipleri, sınırlı finansman ortamında fırtınalı bir yolu geçmek zorunda. Aynı zamanda dünya genelinde ticari gayrimenkul devleri, artan maliyetlerle karşılaşmanın yanı sıra ofis doluluk oranlarında düşüşle karşı karşıya gelerek karlılıklarını sürdürmekte zorlanmaktadırlar. Tüm bu çetin ve değişken koşullar altında sonuç olarak, iflas ve temerrüt oranlarında artış kaçınılmaz bir hale gelmektedir.

2024, yoğun siyasi gündemiyle dikkat çekecek bir yıl olacak! Avrupa'daki seçmenler AB temsilcilerini belirlerken, Portekiz, Belçika, Avusturya, Hindistan, Meksika ve Birleşik Krallık'ta seçimler yapılacak. ABD, Meksika, Tayvan ve Romanya ise yeni liderlerini seçecek. Artan popülizm ve belirsizlik ortamında, hane halkı ve şirketlerin bekleyip görmeye odaklanması, büyük satın almalarından önemli ekonomik kararlara kadar çeşitli konularda erteleme eğiliminde olabileceğine dair sinyal veriyor.

Çoğu ülkede iflaslar artışta! Bu durum, likidite ve kârlılık zorlukları yaşayan KOBİ'ler ile daha büyük şirketler arasında ciddi bir uçuruma işaret ediyor. Geleceğe dönük olarak, artan faiz oranları, kârlılık ve likidite üzerindeki etkisini sürdürürken gelir artışlarının da yavaşlaması bekleniyor. Yüksek borçluluk seviyelerine, amortismana tabi varlıklara sahip olan ve faaliyet giderleri ile yatırım harcamaları için yüksek finansman ihtiyacı duyan bazı sektörler, özellikle gayrimenkul, yenilenebilir enerji ve inşaat gibi, bu zorlu dönemin tam merkezinde bulunuyor.

Borç, ekonomi güçlü olduğunda şirketlere büyüme ve genişleme olanağı tanıyan faydalı bir araçtır. Ancak ekonomik çalkantı dönemlerinde, özellikle işlerini finanse etmek için borca aşırı bağımlı olan şirketler savunmasız kalmaktadır. Faiz oranları arttıkça, borca yapılan ödemeler zorlaşabilir ve bu da işletmeler için zorluk arz edebilir.

Bu nedenle, büyük nakit dengesine ve düşük borç profiline sahip olan şirketler, ekonomik krizleri atlatabilmek için güçlü bir konumda bulunmaktadır. Daha büyük esneklikleri sayesinde, kayıpları veya düşük kazançları daha kolay tolere edebilirler.

Ancak bunun da ötesinde, her şirket ekonomik fırtınaları atlatmak için aşağıda sıraladığımız bazı önlemleri alabilirler:

  • Sermaye yapısının güçlendirildiğinden emin olun!

Şirketler borç pozisyonlarını dikkate almalıdır. Borç pozisyonlarını ele alırken; borç vadesi, söz konusu borcun faiz oranları, refinansman maliyetleri ve tüm bu faktörlerin işin geleceğini nasıl etkileyebileceği gibi bir dizi unsuru gözden geçirmelidir.

En önemlisi, bu değerlendirmenin uzun vadeli bir perspektifle yapılması ve yalnızca yakın döneme odaklanılmaması gerekmektedir. Bu, finansal strateji ve gelecek planlaması açısından kritik bir unsurdur. Şirketler, borçlanma kararlarını alırken sadece mevcut durumu değil, aynı zamanda gelecekteki finansal zorlukları da göz önünde bulundurmalıdır. Uzun vadeli bir perspektif, şirketin sürdürülebilir büyüme ve mali tutarlılık sağlaması için önemlidir.

  • Girdi maliyetlerini azaltın!

Girdi maliyetleri, bir ürün veya hizmet oluşturmak için yapılan maliyetleri içeren üretim ve taşıma gibi bir dizi maliyet setidir. Eğer bunlar satışlardan daha hızlı bir şekilde artıyorsa, bu doğrudan şirketin marjlarına etki edecektir. Peki, ne yapılması gerekmektedir? Cevap, çeşitlendirme.

  1. İşletmeler aşağıda sıraladığımız bu 3 soruyu unutmamalıdır:
  2. Girdilerimiz sadece bir şirketten mi geliyor?
  3. Tedarikçileri birden çok yerden mi alıyoruz?
  4. Yerel tedarikçilerle mi çalışıyoruz yoksa küresel kaynaklardan mı tedarik sağlayabiliriz?
  • Fırsatlara dikkat gösterin!

Bazı şirketler için çelik gibi malları, fiyatlar düşükken büyük miktarlarda satın almak, fırsat yaratan bir hamle olabilir. Ancak buradaki çelişki şu ki; fiyatların ne zaman dip yaptığını sonradan anlayabiliyoruz. Yine de bu stratejinin kullanılması girdi maliyetlerini yönetmede etkili olabilir. Bir malın gelecekteki fiyatı konusunda eğitimli ve bilinçli olmak, fırsatları yakalamanız konusunda sizi öne çıkarabilir!

  • Alıcılarınızın mali durumlarını takip edin!

İşletmeler, alıcılarının zor zamanlarda ayakta kalabilmeleri için yeterli çalışma sermayesi ve/veya likiditeye sahip olup olmadıklarını değerlendirmek amacıyla müşterilerini detaylıca tanımalıdır. Bu, müşterilerin düzenli olarak güncellenen mali tablolarına erişim sağlamayı; potansiyel likidite darboğazlarına neden olabilecek bankacılık pozisyonları ve anlaşmalara ait şartları anlamayı içermektedir. Aynı zamanda, işletmelerin işletme sermayesini etkileyebilecek herhangi bir borç vadesini de yakından takip etmeleri önemlidir. Bu bilgiler, işletmelerin güçlü müşteri ilişkisi yönetimi ve mali riskleri etkili bir şekilde değerlendirme konusundaki stratejilerini destekler.

Değişken koşullar altında risk yönetimini değerlendirdiğimiz, borç durumunda dikkat edilmesi gereken detayları paylaştığımız ve 2024 yılına dair ipuçları verdiğimiz yazımızın ardından daha fazlasını keşfetmek için “İhracat Sigortası ve Riskte Temel İçgörüler” yazımızı okuyun.

Üstelik çalıştığınız 15 firmanın kredibilite analizine hemen ulaşın!

Allianz Trade Ticari Alacak Sigortası ile,

  • Mevcut portföyünüzü sigortalayın.
  • Finansman kaynaklarına kolayca ulaşın.
  • Daha hızlı ve daha güvenilir kredi ayrıcalığına sahip olun.
  • Yeni müşteriler kazanarak ticari hacminizi büyütün.

Şimdi başvurun!