Günümüzün pek de elverişli olmayan küresel ticaret ortamına rağmen, Avrupalı ve ABD'deli şirketler 2023 yılında hâlâ ihracat faaliyetlerini genişletme konusunda çok hevesli. Yaklaşık 3.000 şirketin katıldığı son  Allianz Trade Küresel Anket sonuçları da (bazen temkinli de olsa) bu olumlu görünümü teyit eder nitelikte. Zira, anket katılımcılarının yüzde 70'i ihracat yoluyla elde ettikleri gelirin yıl içinde en az yüzde 2 oranında artmasını beklediklerini dile getiriyor. İlginçtir ki bu beklentiler, aynı ankette 2023 yılı için küresel ticaret hacminin yüzde 0,7'ye gerileyeceğini öngören tahminlerle ters düşüyor.

Allianz Trade Kurumsal Araştırmalar Başkanı Ano Kuhanathan bu çelişkiyi şöyle açıklıyor: "Küresel ticarette yavaşlama beklentisi, ihracat pazarlarında hâlâ güçlü büyüme bekleyen bazı ülkelerdeki ihracatçıların öngörüleriyle çelişiyor olsabu konuda çok da iyimser olmayan  anket katılımcılarını da göz ardı etmemek gerekiyor. 

Anket kapsamındaki yedi ülkeden; Birleşik Krallık, ABD, İspanya ve Fransa'daki ihracatçıların yüzde 75'inden fazlası ihracat gelirlerinde bir artış öngörüyor. Diğer yandan, enerji krizinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan Almanya, Polonya ve İtalya'daki şirketler daha karamsar ve bunlardan uluslararası ticaret faaliyetlerinde büyüme bekleyenlerin ortalaması yüzde 60.

Kuhanathan, bu karışık tablonun her bir ekonominin güçlü ve zayıf yönlerini yansıttığını vurguluyor “Örneğin, tarımsal gıda sektörünün iyi performans göstermesi Fransız ve İspanyol şirketleri arasında iyimserliği artırırken; imalat sanayi faaliyetlerine daha bağımlı olan Almanya’da, sadece iki firmadan biri, 2023 yılında uluslararası ticari faaliyetlerinde büyüme bekliyor”

"Ancak nerede olursa olsun, çılgın bir büyüme bekleyen yok. İyimser şirketler bile yüzde 2 ila yüzde 5'lik bir artıştan bahsediyor" diye ekliyor Kuhanathan. ve ankette ortaya çıkan, işletmelerin hazırlıklı olması gereken küresel ticaretteki dört eğilime dikkat çekiyor.

Ano Kuhanathan,

Allianz Trade’s Head of Corporate Research

Bu temkinli yaklaşımın bir kısmı şirketlerin uluslararası ticari faaliyetlerine yönelik büyüme planlarında da kendini gösteriyor. "Çoğu şirket halihazırda faaliyet gösterdiği ihracat pazarlarındaki konumunu sağlamlaştırmak istiyor. Öncelik mevcudiyetin sağlam olduğu ülkelerde yatırım yapmak ve buralarda pazar paylarını artırmak" diyor Kuhanathan. "Yeni ülkelere yatırım yapmak çoğu şirketin gündeminde yok." 

Polonyalı, İspanyalı ve ABD'li şirketler bu durumun istisnaları. Anket yanıtlarına göre bu ülkelerdeki şirketler için hâlâ en önemli üç stratejik fırsattan biri yeni bölgelere açılmak. Her halükârda, mevcut piyasa belirsizlikleri nedeniyle uluslararası girişimlerde bulunarak yüksek risklerle karşı karşıya kalabilecek işletmeler için ticari alacak sigortası iyi bir korunma seçeneği.

İhracatçıların ihtiyatlı yaklaşımlarının ardında faaliyetlerini sınırlayıcı çeşitli zorluklar ve riskler yatıyor. En çok öne çıkan engellerden biri ise faiz oranlarındaki artışa paralel olarak ihracatın artan finansman maliyeti. Bu durum özellikle ABD'li ve İspanyol anket katılımcıları tarafından büyük bir risk faktörü olarak dile getiriliyor. 

Diğer yandan Birleşik Krallık şirketleri, enerji maliyetlerini ihracatın önündeki en önemli risk olarak görürken; İtalya ve Almanya'da şirketler lojistik ve tedarik zinciri zorluklarından daha fazla endişe duyuyor; Fransa'da ise en büyük endişe ödeme alamamak.

Ancak; ekonomik ivme yavaşladıkça, finansman bulmak zorlaştıkça ve tedarikçilerin nakit sıkışıklığı arttıkça, ödeme alamama riskinin tüm ülkelerdeki anket katılımcıları için ortak bir huzursuzluk kaynağı haline geldiği görülüyor.

Kuhanathan, "Birçok şirket ödemelerini geciktirmeyi artık faaliyetlerini  finanse etmenin bir yolu olarak görüyor" diyor. Ancak, bu durum sektörden sektöre değişiyor. 

"Müşterilere destek vermenin bir yolu da ödeme vadelerini uzatmalarına izin vermekten geçiyor. Stokları birikmiş olan sektörlerdeki şirketler, stoklarını eritme sürecinde alıcılarının ödeme vadelerini uzatmalarına izin verebilir. Ancak daha fazla nakit sıkıntısı çeken sektörler, likiditelerini yönetmek için kesinlikle tedarikçi kredisi veya ödeme vadelerine başvuracaktır" diyor Kuhanathan.

Ankete katılan şirketlerin yaklaşık yüzde 40'ı şu anda ödeme alamama riskinde bir artış bekliyor. 2022 yılında bu oran sadece yüzde 29’du. Hatta, ABD’li ve İngiltereli şirketlerin yaklaşık yüzde 50’si bu riskte artış bekliyor.

Alacaklara yönelik risklerde artış bekleyen bu şirketler ödeme sorunlarını iflasın olası bir başlangıcı olarak görüyor, piyasayı doğru okuyor. "Verilerimiz, ödeme alamama riskinin düşük olduğu birkaç yılın ardından, son çeyreklerde çoğu ülkede iflaslarda belirgin bir artış  olduğunu gösteriyor ve bu eğilim devam edecek" diyor Kuhanathan ve ekliyor, "Yüksek finansman maliyetleri, enflasyon ve şirket giderleri içinde payı giderek artan ücretler adeta şirketlerin kârları ve finansal sağlığı için olumsuz bileşenlerden oluşan başarısız bir kokteyl gibi. Böyle bir ortamda ticaret yapmak daha riskli ve aynı ortam muhtemelen daha fazla şirketi ticari alacak sigortası yaptırarak, şüpheli alacaklardan korunmaya teşvik edecek."

Günümüzün dinamik ekonomik koşullarında, işletmeler için en uygun ihracat fırsatlarını tespit edebilmek ve bu fırsatlara ilişkin risk ve zorlukları anlayabilmek her zamankinden daha önemli. Allianz Trade'in yeni online pazar istihbarat aracı Trade Match, ihracat hedeflerinize en uygun ülkeleri ve sektörleri belirlemenize yardımcı olur.

Trade Match, Ekonomik Araştırma ekibimizin kaynaklarının ve uzmanlığının, tescilli ülke risk derecelendirmelerimiz ve sektör risk derecelendirmelerimizin, ticari tahminlerimizin ve dünyanın dört bir yanında yerel pazarlardaki saha ekonomistlerimiz ve analistlerimizden edindiğimiz bilgilerin bir araya geldiği bir araçtır.

Bu araç ile uluslararası faaliyetlerinizi büyütmek için en iyi seçenekleri belirlemenin yanı sıra her bir pazarın risk profilini de görebilir, belirli bir ülke veya sektörü seçerken nelerle karşılaşacağınızı somut bir şekilde resmedebilirsiniz.

  •   Trade Match ile şirketiniz için en iyi ihracat fırsatlarını şimdi keşfedin

Bu yeni dinamiklerin etkileri, şirketlerin faaliyetlerini yurtdışında büyütmek için hangi finansman kaynaklarına başvurduklarının detaylarını sunan Küresel Anket yanıtlarından da açıkça görülüyor. Şirketlerin sırasıyla yüzde 47’si ve yüzde 45’i önceki yıllarda da olduğu gibi nakit rezervleri ve banka kredilerini başlıca iki finansman kaynağı olarak gösteriyor. Ancak, yüzde 44’ün dile getirdiği “ödeme vadeleri” de artık alternatif bir finansman kaynağı olarak öne çıkmakta.

Kuhanathan, "İki yıl önce ödeme vadelerini finansman kaynağı olarak gören yoktu. Faiz oranları düşüktü, çoğu firma nakit zenginiydi ve ödeme vadeleri bir finansman kaynağı olarak görülmüyordu. Şimdi ise ilk üçte yer alıyor." diyor.

Ödeme mekanizmaları da artık farklı ülkelerde farklı şekillerde işliyor. Birleşik Krallık ve Fransa'da Şimdi Al Sonra Öde (ŞASÖ) mekanizması işletmeler için standart ödeme koşullarının ötesinde bir finansman kaynağı olarak görülürken, İtalya ve Almanya'daki anket sonuçlarında ŞASÖ'nün neredeyse hiç bahsi geçmiyor.

"Bu, finansmana erişim için yeni ve yenilikçi bir yol" diyor Kuhanathan. Söz konusu kolaylığın sağlandığı ülkelerde, uygulama, bir finansal hizmetler aracısı vasıtasıyla gerçekleştiriliyor ve genellikle banka kredisine göre daha düşük oranlar ve daha esnek koşullar sağlanıyor.

Zorlu ekonomik dönemlerde şirketler, yerel hükümetlerinden de uluslararası faaliyetlerine daha fazla finansman desteği bekliyor. Anket katılımcılarının yarısı devletten bekledikleri destekler arasında bu tip bir finansman yardımını listenin en başına koyuyor. Ancak, ilk sırada yer alan finansman sıkıntısına yönelik destek beklentilerini şaşırtıcı bir şekilde hemen ikinci sırada, hem de çok az bir farkla, kalifiye eleman sıkıntısına yönelik istekler takip ediyor: Şirketlerin yüzde 47'si, kalifiye eleman sorunuyla başa çıkmalarına yardımcı olması için devletten beceri kazandırmaya yönelik aktif işgücü politikaları beklediklerini söylüyor. Hatta; Fransa, İtalya ve Almanya'da bu istek, finansman desteğini de geride bırakarak listenin en başına yerleşmiş durumda.

Peki ihracatçılar mevcut piyasa koşullarına ilişkilin riskleri ölçmek ve aynı zamanda uluslararası genişleme stratejilerine en uygun fırsatları belirlemek için ne yapabilir?

Şirketler, tedarik zincirlerini daha aktif bir şekilde yönetmek ve daha az riskli hale getirmek için öncelikle bu zincirleri daha derin ve kapsamlı bir şekilde anlamaya yöneliyor. 

Anket katılımcılarının yaklaşık yüzde 75'i, nakliye riski ve maliyetlerinin 2023 yılında ihracat faaliyetleri üzerinde, çok önemli düzeyde olmasa da, orta ölçekte bir etkiye sahip olacağını belirtiyor. Bunu göz önünde bulundurarak, neredeyse üçte biri tedarik zincirlerinde yaşanabilecek herhangi bir aksaklığa karşı faaliyetlerini korumak için tedarik zinciri sigortasına başvuruyor.

Kuhanathan, "Artık daha fazla şirket tedarik zincirinin her noktasındaki savunmasızlık derecesini ve tedarik halkaları arasındaki tüm bağımlılıkları bilmek istiyor: sadece tedarikçilerine olan bağımlılıklarını değil, tedarikçilerinin tedarikçilerine olanları da" diyor. "Küreselleşmenin tam gaz devam ettiği ve çok sayıda alternatif tedarikçi ve kanalın yer aldığı 2020 yılına kadar, bu o kadar da önemli değildi."

Şirketlerin kendilerini bu tür risklerden korumak için aldıkları tek önlem bu değil. Anket yanıtlarında stok yönetimi biçimlerinde görülen değişiklikler de dikkat çekici.

"Artık çok farklı bir dünyadayız," diyor Kuhanathan. "Uzun yıllar boyunca sıfır stoklu üretim modellerinin hakim olduğu bir dünyada yaşadık. Daha sonra, 2020-2021'de bu model tedarik zincirlerindeki aksaklıklardan etkilenmemek için “her ihtimale karşı stok”lama şekline dönüştü. Bugün bu iki model arasında bir yerdeyiz. Şirketlerin küresel tedarik zincirlerine olan güveni biraz tazelendi ancak yine de temkinli davranıyorlar: stoklarını çok düşük tutmak istemiyorlar, çünkü hâlâ birçok risk olduğunun farkındalar".

Allianz Trade 2023 Küresel Anketi’nden en çarpıcı ve ilham verici rakamların özetini indirilebilir infografiğimizde bulabilirsiniz.