Batının kötü cadısının yani enflasyonun yok olmasına az kaldı. Ama yine de 2025 yılı, hâlâ perdenin arkasında olup bitenleri yakından takip etmemiz gereken bir yıl olabilir. Seçimlerle geçen bir yılın ardından, 2025 yılı tamamen etkili politikalar oluşturabilmekle ilgili olacak. Piyasalar bu yıl yeni bir zirveye ulaşırken, herkesin aklında bir soru var: riskli varlıklar “popüler” olmaya devam edecek mi? Geleneğimize uygun olarak, yılın son ekonomik görünümü için biraz müzikal ilham almaktan kendimizi alamadık. Bu listemiz size de muzip gelecekmi ne dersiniz?

Küresel ekonomik büyüme: “Hayatı dans ederek yaşamak” tam anlamıyla mümkün değil. Küresel reel GSYH büyümesinin 2025-26 döneminde % 2,8 ile mütevazı ancak istikrarlı bir artış göstermesini bekliyoruz. Gelişmiş ekonomilerde büyüme, 2025 yılında %1,8 olacak ve 2026 yılında hafifçe yavaşlayarak %1,7’ye gerileyecektir. Gelişmekte olan ekonomilerde ise büyümenin her iki yılda da %4,1 oranında güçlü artışını sürdüreceğini tahmin ediyoruz. ABD için büyüme öngörümüz 2025 ve 2026 yılları için sırasıyla %2,3 ve %1,8. Euro Bölgesi’nin ise aynı sıralamayla %1,2 ve %1,5 büyümesini bekliyoruz; Avrupa’da İspanya ve İrlanda gibi ülkeler bölge ortalamasının üzerinde büyümeler kaydederek bölge ortalamasını sürükleyecek. Almanya’nın da iki yıllık resesyonun ardından mütevazı bir büyüme kaydetmesini bekliyoruz. Daha tüketim odaklı bir ekonomiye geçiş sürecini sürdürürken dış ticaret baskılarını da yönetmesi gereken Çin’de büyümenin, 2025 yılında %4,6 olmasını ve 2026’da yavaşlayarak %4,2’ye gerilemesini bekliyoruz.

“Kötü bir şey” mi yaklaşıyor? Seçimlerle dolu bir yılın ardından, hem ekonomi geneli hem de sermaye piyasaları üzerinde “Büyücülerin” etkisi büyük olacak. ABD’de seçim gibi büyük siyasi değişiklikler, ekonomik görünümü yeniden şekillendirebilir ve belirsizlikler yaratabilir. Jeopolitik riskler – ki büyük ekonomik güçler arasındaki gerilimler de bunun bir parçası – küresel istikrar için büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. 2025 yılının ikinci çeyreğinde ABD’nin Çin’e yönelik gümrük tarifelerini %60’a, diğer ülkeler için %10’a çıkaracağı olası bir ticaret savaşı ABD’de enflasyonu artırabilir ve küresel büyümeyi zayıflatabilir. ABD’deki göçmen kısıtlamaları, temel sektörlerde iş gücü piyasalarını zorlayarak enflasyonist baskıları artırabilir. Para birimi müdahaleleri gibi Fed’in bağımsızlığına yönelik tehditler finansal riskleri önemliölçüde artırabilir. Maliye politikalarında çok büyük kamu harcama kesintileri veya geniş kapsamda vergi indirimleri gibi değişiklikler piyasanın güvenini ve beklentilerini olumsuz etkileyebilir. Orta Doğu’da ABD’nin İran’a karşı daha sert bir tutum alması, büyümeyi yavaşlatabilir ve petrol fiyatlarını artırabilir. Benzer şekilde, ABD’nin Tayvan’a verdiği desteği azaltması ve bu ülkeye yönelik tarifelerin artması yarı iletken hisseleri üzerinde olumsuz etki yaratabilir. İklim değişikliği ve enerji dönüşümü; nötr büyümeyi koruyabilecek ve fosile dayalı şirket sermayelerini artırırken enflasyonu azaltabilecek Enflasyon Azaltma Yasası'nın potansiyel olarak yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte zorluklarla karşı karşıya kalabilir.

“Düşenin dostu olmaz”: Enflasyon nihayet 2025 yılında % 2’ye gerileyerek para politikalarının 2025 sonuna kadar gevşemeye devam etmesine imkan tanıyan bir zemin oluşturdu. “Sonunda” merkez bankası politikaları enflasyonu kontrol etmekten kafasını biraz kaldırıp büyümeyi desteklemeye yönelebilecek. ABD’nin uygulayacağı gümrük tarifeleri ve misilleme olarak uygulamaya koyulacak önlemler enflasyon için yukarı yönlü risk oluşturmaya devamediyor. Korumacı tedbirlerin artması ve çatışmaların sonunun gelmemesitaşıma maliyetlerinin artmasını tetikleyerek, üretim-zincirlerinde daha fazla sıkışmaya neden olup enflasyonu geçici olarak artırabilir. Fed, BoE ve AMB’nin 2026 yılı sonuna kadar politika faiz oranlarını önce % 3,5 sonra %3,25ve son olarak da %2 oranlarına düşürmesi bekleniyor. Gelişmekte olan ülkelerde de para politikasında temkinli bir gevşemenin başlamasını bekliyoruz. Aşırı ekonomik ısınma karşısında faiz artışlarına gitmek zorunda kalan Brezilya gibi ülkeler hariç.

“Hiçbir iyilik (No good deed)” cezasız kalmaz: Piyasalar şimdiden merkez bankaları için belirgin bir gevşemeyi fiyatladırdığından devlet tahvili getirilerinin önümüzdeki iki yılda genel olarak sabit kalmasını bekliyoruz. ABD’de büyük bütçe açıklarının etkileri ve Avrupa’da hızlandırılan parasal sıkılaşma, politika faiz oranlarının düşüşünden kaynaklanan aşağı yönlü baskıyı dengeleyecek. Avrupa’da swap spreadlerinin sıfıra yakın kalması bekleniyor ama zayıf yapısal temellerin bir yansıması olarak Fransız devlet tahvili spreadleri, İspanya’nın spreadlerinden daha yüksek olacak.

Ancak, riskli varlıklar için görünüm tamamen “harika (wonderful)” değil. Kazançlardaki toparlanma ve güçlü temel finansalların riskli varlıkların değer artışını desteklemeye devam etmesini, hisse senetlerinin toplamda ortalama % 8-10 getiri sağlamasını ve kredi spreadlerinin 2025 ve 2026 boyunca istikrarlı kalmasını bekliyoruz. Ancak, yüksek değerlemeler, ekonomik belirsizlikler ve sektörel yoğunlaşma riskleri, kazçançları sınırlayabilir ve riskli varlıkları beklenmedik siyasi veya ekonomik şoklara karşı kırılgan bırakabilir.

“Nedir bu hissettiğim? (What is this feeling?)”: Şirketler için belirsizlik devam ediyor. Politika değişiklikleri ve jeopolitik risklerin yarattığı zorluklara rağmen, yapay zeka ve teknoloji gibi sektörlerin büyümeye devam etmesini bekliyoruz. Altyapı ve sürdürülebilir sektörlere yatırımların da artacağını öngörüyoruz. Ticari iflasların 2025 yılında %2 oranında artacağını ve 2026 yılında yüksek seviyelerde istikrara kavuşacağını tahmin ediyoruz.

Tam raporu indirin

Allianz Trade uzmanları tarafından hazırlanan son küresel ekonomik görünüm raporumuzda, 2024-2026 yılları arasında çok da yüksek olmayan bir büyüme beklentisi hakim!

 

 İnşaat sektörü, son yıllarda karşılaştığı zorlukların ardından şimdi yeni bir döneme girmeye hazırlanıyor. Kalıcı enflasyon, yüksek faiz oranları ve konut talebindeki düşüş gibi konjonktürel engellere rağmen olumlu işaretler belirmeye başladı!
allianz trade yurtiçi ve ihracat alacak yönetimi

Allianz Trade olarak ticari alacak sigortasında dünya lideri ve kefalet sigortasında önde gelen iş ortağıyız. Ticari istihbarat gücümüzle, şirketlerin ticari ve kredi risklerini bugünden öngörerek nakit akışlarını koruyor ve sürdürülebilir şekilde, güvenle ticaret yapmalarını sağlıyoruz. Dünya genelinde farklı sektörlerden gelen şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için sigorta, teminat ve garanti gibi çeşitli finansal ürünler ve hizmetler sunuyoruz. Şirketlerin bir yandan güvenle ticaret yaparken bir yandan da yeni pazarlara açılmalarında onlara rehberlik ediyor, yol gösterici oluyoruz. Bu iş ortaklığı sayesinde, firmalar kredibilite değerlendirmesi başta olmak üzere; fatura ödenmeme riskinin bertaraf edilmesi, olası hasar durumlarında tahsilat ve yasal takip süreçleri gibi hizmetlerimizden yararlanabiliyor.

Küresel ticarette güven duyulan bir şirket olarak, işletmelere ve ülke ekonomisine  sürdürülebilir bir büyüme sağlama konusunda kritik bir rol üstleniyoruz. Allianz Trade olarak alacak tahsilatı konusundaki yetkinliğimiz, hizmet ağımız ve ticari alacak sigortası sayesinde  şirketlerin ticaret yaptıkları her alanda bir adım önde olmalarını sağlıyoruz. 83 milyondan fazla şirketin finansal takibini gerçekleştiriyor, 70 binden fazla müşterilerimizden gelen günlük 22 bin limit talebine cevap veriyoruz. Risk Veri Tabanı ve teknolojik altyapımızla desteklenen güçlü erken uyarı sistemimiz sayesinde detaylı bir risk yönetimi sunuyoruz.  Şirketlerin ticaret yapacakları potansiyel müşterilerinin risk analizini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirirken, sigortalanmış faturalarla kesintisiz, istikrarlı nakit akışı sağlıyoruz.